Akıl ve Mutluluk Üzerine

“Saadet, insanın kendi ocak başındadır. Onu, başkalarının bahçesinde aramak hüsranla neticelenen bir maceradır.”

Kanaatimce,akıl ve mutluluktan ibaret bir insanlık tablosunun müzayede salonlarında hayli yüksek bir alıcı kitlesi olurdu.Ancak yaşam, sadece bu iki kavramdan ibaret olsaydı daha güzel, daha yaşanılır mı, yoksa oluşan bu tekdüzelik içinde daha sıkıcı mı olurdu?

Eflatun;“mutluluğun bilgi ile kazanıldığını” söyler. Ona göre bilgi bütün mutlulukların kaynağıdır. Bilgi ise akıl ile elde edilir. Aklın bir işlevidir bilgi edinme. Ancak akıllı ve bilgili oldukları halde mutlu olamayan nice insan vardır etrafımızda.

Aklımız varlığımızın bir parçasıdır. Oysa mutluluk, varlığımızın bir ürünüdür. Aklımızın bir fonksiyonu, bir türevidir mutluluk. Akıl, bu yüzden işin olmazsa olmazıdır.İdrake vararak duyumsarız mutluluğu.Oysa mutluluk için aynı şeyi söyleyemeyiz. Akıl, mutluluk olmadan da yoluna devam edebilir. Belki mutsuz, belki umutsuz, belki vurdumduymaz olaraktan… Sonuçta; Akıllı insanın mutlu olması gerekir diye bir savımız olamaz.

Mutluluk, aklımızın ve idrakimizin bir ürünü olarak yaşamımızın belli evrelerinde başımıza konan nazenin bir talih kuşu gibidir. Bu sebepledir ki, insanoğlu hep mutlu olmak ister. Oysayaşam boyu bitmeyen (biteviye) bir mutluluktan hiçbir zaman söz edemeyiz. 

Peki, o zaman nedir mutluluk?

İnsanların amaçları doğrultusunda elde ettikleri her başarı, ele geçirdikleri her tepe onlarda bir haz ve mutluluğa vesile olur. Mutluluk insanların yaptıkları işte ve sürdürdükleri yaşamda varlıklarını duyumsamasıdır. Mutluluk bu haliyle var olmaktır. Kendini kabul ettirmektir, diğer insanların sevgisini saygısını kazanmaktır. Vicdanının sesini duymak onu dindirmektir. Mutluluk bu haliyle bir paylaşımdır. Bir paylaşmayı bilmektir. Mutluluk arzu edilen bir başarının yakalanmasıdır. Bir statünün bir mevkiin elde edilmesidir bu haliyle mutluluk bir yarıştır bir mücadeledir. Bütün bunların sonucunda amaç arzu ve hedeflerin ete kemiğe bürünmesinde yatar mutluluk. 

Görüldüğü gibi mutluluk bir çatışmanın, bir mücadelenin ve bir savaşımın sonunda ulaşılan bir erinç halidir ki, insana onur yaşatır, haz verir ve huzur getirir.Mutluluklar hayallerimizin süsü, yaşamlarımızın sevinç çığlıklarıdır. Onu üretmek ve elde tutmak yaşam amacımızdır. Ancak insan olarak bunu becerebildiğimiz pek söylenemez 

İnsan yaşamı boyunca gerek kendinle, gerekse içinde yaşadığı toplumla devamlı çatışma halindedir. İşte bu çatışma halidir ki dengeyi ve dengesizliği gündeme taşır. Mutluluk bu çatışmaları galebe çalarak üzerine çıkıp dengeye erişme halidir. İnsanoğlu tüm yaşamı boyunca bu dengenin peşinde koşup durur. Dengeyi sağladığı durumlarda mutlu, sağlayamadığı durumlarda mutsuz olur. 

Akıl, insanın bu savaşımdaki en büyük varlığı ve dayanağıdır dengeye ancak aklımızla ulaşabiliriz. Genelde dengenin oluştuğu nokta aklın öngördüğü noktadır. Ancak aklımızınyanında hayallerimiz tutku ve ihtiraslarımız da bu savaşın içinde olur. İsteklerimiz tutkuya dönüşürse bunun efendisi değil kölesi oluruz.Mutluluk kölelikle bir arada yaşayamaz.Bu yüzden kanaatkâr olmak iyidir. Kanaatkârlık bir şeyi yeterli bulup fazlasını istememe halidir ve esasen bu da bir denge halidir.  Mutluluk ve saadet idrak meselesidir, bir duyuş, bir duyumsamadır. Kharun’un hazinesine sahip olsa da insan eğer bu idrake sahip değilse dingin ve mutlu olamaz.

Diğer yandan insan bir de vicdan taşır varlığında. Bu insanın sosyalleşmesiyle oluşur. Bizi dışımızdakilere yardıma ve hizmete çağırır. Bunu  becerebildiğimizde kendimizi daha huzurlu ve mutlu hissederiz. Genelde, mutluluk kişisel olmaktan çok toplumsal yanı ağır basan bir olgudur. Herkesin mutsuz olduğu bir yerde mutluluğu aramak yanlış olur. Kişisel mutluluğumuz etrafımızdaki insanların mutluluğu ile sınırlıdır ve“Mutluluğun ortamı mutluluktur” 

Sonuç olarak şunu söylemek mümkündür;Mutluluk da mutsuzluk da insan yaşamından birer kesittir. Hayatın kendisi değillerdir. Diyalektik olarak bakıldığında esasen bunlar birbiri için vardır. Kanaatimce insan mutluluktan da mutsuzluktan da bir şeyler öğrenmeye, bir ders çıkarmaya çalışmalıdır. İnsanın fıtratı bunu ziyadesiyle gerçekleyebilecek zenginliktedir.

 Eylül 2020 - Marmaris

Etiketler Hayat
Yorumlar
Kalan Karakter 800
ahmet bozkurt
Beğendim güzel bir konu devamını dilerim.