Fethi Denizmen yazdı: Deniz mahsulleri sevenlere Cervejaria Ramiro

1975 yılı, 12.000 deadweight tonluk M/V Amiral Şükrü Okan gemisi kontinant seferini tamamlamış, son yükleme limanı Anvers’den İstanbul’a gitmek üzere ayrıldıktan bir gün sonra kaptana bir telgraf gelir.

Güncelleme:

1975 yılı, 12.000 deadweight tonluk M/V Amiral Şükrü Okan gemisi kontinant seferini tamamlamış, son yükleme limanı Anvers’den İstanbul’a gitmek üzere ayrıldıktan bir gün sonra kaptana bir telgraf gelir.

‘’Portekiz’in Setubal Limanı’nda 500 ton mantar yükü vardır. Bağlantı yapılmış olup, işbu limandan yükleme yapmanız gerekmektedir.’’

Rotterdam, Bremen, Hamburg ve en son Anvers limanı, tüm cepte ne var ne yok tüketmiş durumdayız. Nasılsa İstanbul’a kadar para gereksinimi yok, en azından döviz cinsinden. Setubal limanı demek; hep gezip görmek istediğim Lizbon demek bir bakıma. Yaklaşık bir saat süren otobüs yolculuğuyla.

Şansa gemi iki üç gün demirde bekledikten sonra yanaşacak. Beş kişi aramızda ne kadar döviz varsa bir araya getirdik, gidiş dönüş otobüs bileti aldık. Lizbon biraz da İstanbul gibi iniş çıkışlı… Gez gez karınlar acıktı tabii, vitrinlere baka baka yutkunduk. Aklıma gemi liman acentesi geldi, Frenave ve patronu Emil Zola de Amaral yanlış hatırlamıyorsam.

Bir şekilde ofisine ulaştık. Kendisi toplantıda ama kızı sizinle ilgilenecek dendi. Öğleden sonra üç sularında karınlar hala guruldamakta. Aç karnına su, kahve ikramı artık idare edeceğiz derken kızı Maria birlikte lunch yapmaya ne dersiniz diye sordu. Kadın resmen öğlen yemeğine davet etti. Ben kibarlık yapıp, aman rica ederim zahmet olmasın gibi sözler sarf etmeye vakit bulamadan masanın altından ayağıma tekmeler gelmeye başlayınca memnuniyetle deyiverdim tabii!

Unutulmaz bir lunch (öğle yemeği); balıkçı restoranı, okyanus balıkları, pavuryalar hepsi vitrinden bize bakıyor. Kırk yıl geçse unutulmayacak bir ziyafet. Tabii Maria hesabı ödeyip, aldığı faturayı muhasebesine teslim ederken üzerine bir not düştü. M/V A.Ş. Okan liman masraflarına yazılsın diye.

Sene 2015 temmuz, bu sefer uçakla geldiğimiz Lizbon’da tatildeyiz. Kabataş Erkek Lisesi günlerimden beri yakın dostluğumuzun devam ettiği Metin Bener ve eşlerimizle birlikte. En güzel tavsiyeleri genelde ya Otel Concierge’den ya da taksi şoförlerinden alırım. İlk gece tavsiyemizi otelden aldık. Ancak saat 7’den önce orada olun yoksa dışarıda masa kuyruğu beklersiniz denilince erkenden gidiverdik. Nereye mi, sonradan ne kadar popüler olduğunu anladığımız Ramiro’ya.

Kuyrukta masa beklemeyelim derken çok erken gitmişiz, kapı açılışında girdik içeri. İçerisi sıradan ufak bir yer ama turist kaynıyor. Kısa zamanda doldu içerisi. Garsonlar sanki 100 metre koşucusu Usame Bolt, acayip hareketli ve hızlı. O ufak yerde tıkış tıkış masalarda hiç rahatsızlık duygusu olmadığı gibi pervane gibi etrafımızda dönen, anında servisi getiren garsonları bile hiç hissetmedik. Müthiş bir organize oluş ve hızlı süper servis.

Anında masaya Türkçe dahil her dilden deniz mahsulleri fotoğraflarını gösteren bir tablet kondu, seçimlerimizi yaptık. Jumbo, tiger karides, pavurya, ıstakoz, kum midyesi… Ben midye sevmem ama bu kişnişli midyeye bayıldım. Daha ne söyledik hatırlamıyorum. Müthiş unutulmaz zevk aldık yediklerimizden. Hesap ne gelir diye merak ederseniz sadece 132 euro, dört kişilik böyle bir ziyafet karşılığı. O tarihte 1 Euro 3 Türk lirasıydı. Bu arada bugüne dek hiç görmediğim, bir karıştan da uzun adına tiger dedikleri karidesle de tanışmış olduk. Tiger ama ne tiger isminle müsemma tam kaplan!

Fethi Denizmen yazdı: Deniz mahsulleri sevenlere Cervejaria Ramiro resim: 0

Foto: F.D

Saat 8’i biraz geçe kapıdan çıkarken, kuyruk bayağı gerilere uzanıyordu. Sanırım yeni gelenlerin içeri girebilmek için en az yarım saat beklemeleri gerek. Belki daha da fazla…

Fethi Denizmen yazdı: Deniz mahsulleri sevenlere Cervejaria Ramiro resim: 1

Ramiro- Çok erken gitmişiz demek ki… / Boşken çektiğim fotoğraf

Fethi Denizmen yazdı: Deniz mahsulleri sevenlere Cervejaria Ramiro resim: 2

Vitrin 

Foto: F.D

Fethi Denizmen yazdı: Deniz mahsulleri sevenlere Cervejaria Ramiro resim: 3

Sarımsaklı ekmekler iştah açıyor!  

Foto: F.D

Video: LİZBON'UN EN İYİ RESTORANI: RAMIRO

En iyisi menü linkini vereyim, oradan bakın resimli olarak neler var neler:

Menu | Cervejaria Ramiro

Deniz mahsulleri meraklıları için harika sunumlu bir menü.

O günden aldığım bir notu da paylaşayım. 

Öneri olarak sunulmuş MENÜ;

Bitter Füme Jambon “Pata Negra 5J Sanchez Romero Carvajal”In tadına bakarak başlayabilirsiniz.

Sonrasında deniz mahsullerimizin kalitesiyle kendinizi kaybedin ve gevşeyin.

Eşsiz Karides a la Aguillo (Unique Shrimp à la Aguillo) ve lezzettli istiridyeleri kaçırmayın. Kaz (goose) Barnacles’i geçin ve Izgara Dev Kaplan Karides (Grilled Giant Tiger Shrimp) ile devam edin ya da en iyi kerevetlerin tadını çıkarın. Neden bir Kaya Yengeci veya Örümcek Yengeç olmasın?

Limonlu dondurma sorvet için.

Biftek sandviçini pas geçin ve lezzetli bir mango veya bir dilim çikolatalı kek ile bitirin.

Yemeğinize Sagres birası veya en iyi Portekiz şaraplarından biri eşlik etsin.

Ve sonunda kahve…

Yolunuz Lizbon’a düşerse Atlas Okyanusu kıyısındaki balıkçıları ziyaret etmeden dönmeyin. Muhteşem Okyanus balıkları ve deniz mahsullerinin seyrine doyamadım!

Tekrar bir gün buluşmak umuduyla selamlar sana Lizbon…

1 Şubat 2022

Suadiye

cervejariaramir

Lizbon’da Osmanlı Sanat Eserleri (Gulbenkian Müzesi) Haziran 2015 Lizbon seyahatimiz sırasında oteldeki (Hotel Avenida Palace) resepsiyoniste gezilecek müzeleri sorduğumda Gulbenkyan cevabını verince altmış yıllık kadim dostum Metin Bener ve ben hayretler içinde kaldık...

 

Yorumlar
Kalan Karakter 800
Mediha Özgül Güner
Sevgili Fethi yazını okurken inan yutkunmaktan içim bayıldı nasıl güzel anılar hele bizler adada büyümüş birde içki seven babası olan bir evde akşamüstü oldu mu paburyalar böcekler gelir eve annem günah diye kaynar suya atmaz bize attırırdı o bacakların (kalın olan) lezzeti hiçbir şeye değişilmez yine eskilere götürdün bolluğun bereketin olduğu iyi ki o günleri yaşamışız. Lizbon’a giderken yazındaki gibi deniz ürünleri yememizi söylemiştin keyifle yemiştik kalemine sağlık sevgiler.
Hülya İŞLEK
Yine güzel bir yazı - beğendim 😉