Kentli Kardeşim!

Kentli kardeşim, "Köye taşınayım!" diyorsun, biliyorum... Pandemi bunalttı, uzaktan çalışma imkanları, şehirden sıkılmışlık, binaların arasına tıkılmışlık vesaire ve vesaire… Haklısın!

"Köye taşınayım!" diyorsun, biliyorum...

Pandemi bunalttı, uzaktan çalışma imkanları, şehirden sıkılmışlık, binaların arasına tıkılmışlık vesaire ve vesaire… Haklısın! Ben de tıpkı senin gibi, çok da benzer sebepler ile bundan tam yirmi üç sene önce taşındım. Pişman mısın diye sorarsan değilim, hiç de olmadım. Hatta buna yakın bir şey bile hissetmedim. Ama maalesef sen hissedeceksin. Bu yüzden seni uyarmayı, borç bilirim. 

Aklına kazıman gereken ilk şey şu; 

Köye yerleşmek = Bir ailenin bir odasına yerleşmek.

Unutma ki bir evin olmayacak, senin bir odan olacak. Evi paylaşacağın diğer odalar, fertler olacak. Evinde bir baba olacak, sözü geçen büyükler olacak, bazı odalarda mülayim, sakin kişiler olduğu kadar bazı odalardan yaramaz çocukların sesleri duyulacak. Kural bilmez, sınır bilmez, haşarı evlatlar zaman zaman huzurunu kaçıracak. Sen bunların hepsi ile birlikte yaşayacaksın.  

"Kapatırım kapımı, evimde, bahçemde..." gibi düşünceleri kafandan at. Bunu yaparsan yaşayacağın hayat kafandaki hayat ile uyuşmaz. Onun için git ve köyün fertleri ile tanış ilk. Kapı kapı dolaş, tek tek konuş... Nereden gelmişler, nereden göçmüşler, öğren.

Evlerin önü temiz mi? Bahçeler bakımlı mı? Köyün kedisidir, köpeğidir bunlar şişman mı yoksa çelimsiz mi? Uslular mı? Uysallar mı? Ahırlara bile tek tek gir lütfen. Sürüleri çıkaran gençleri, amcaları, teyzeleri izle. İyi de bilgi verirler:) Ama yetinme elbette. 

Köydeki suç oranını öğren, bu suçların niteliğini öğren, bunlar çok önemli. Kaynak da Jandarmadır. Üşenme git, hem de tanışırsın. Bu işin adeti, telefonla randevu alıp, bir kutu baklavayla kapı çalmaktır. Komutan sendeki iyi niyeti sezdiğinde göreceksin ki zaten bilgi vermeye istekli olacak. Bölge sakin mi? Kavga dövüş ne boyutta? Hırsızlık var mı? Küçük suçlar, büyük suçlar, hepsini sor bir sohbet ile... 

Evlerin önündeki araçlara bak, motosikletlere bak. Temizler mi? Ne durumdalar? Çöp attıkları yere bak, köyün ortak alanlarıyla ilgilenmedeki adetlere bak. Kapıyı çal, dal bir haneye, misafire nasıl davranıyorlar ona bak... Sana ne sorular sorduklarına bak. 

Köy = Aile. 

Bu aileden bir kişi ile ters düştüğün anda aforoz edilirsin. Sen dışarıdan gelensin. Elbette sosyal anlamdadır, elbette ilişkiler anlamındadır, zorbalık görmezsin. Fakat tadını da yitirirsin. Hepsini, iyice değerlendir. 

Sonra işin diğer boyutu; yani "Köyde, kırsal bir iş yapacağım ben" diyorsan köyün genç nüfusu ile tanış her şeyden önce. Acele de etme, bırak onlar seni keşfetsinler. Hepsiyle uzun uzun sohbetler et, gez, yürü, dolaş, büyüklere karşı saygılarını izle, aile yapılarını gözlemle. 

Ailen ya da arkadaşlarınla tarlalara git. Ya da bahçelere... Şuna bakacaksın; kadınlı-erkekli tüm aile birlikte mi çalışıyor, yoksa tarla kadın dolu da bütün erkekler kahvehanede mi gölgeleniyor? Bu çok önemli.

Muhtar ile muhakkak tanış. Azanın sekizi ile de... Bunlar senin önüne taşları yığacak, ya da önündeki taşları kaldıracak kişilerdir. 

Altın kıymetindeki önerim şu: Sakın bir anda paranı saçmaya başlama. Önce gözüne kestirdiğin köyün ilçesine taşın. Bir ev kirala orada, basit ama merkezde. Kendini altı ay rölantiye al. Bu sırada onlarca esnaf ile tanışırsın, konu komşu ile tanışırsın. Sakin ve sakince... Kırsalda saatler büyükşehirdeki hızda ilerlemez. Lütfen çok sakin:) Beni örnek alıyorsan hatırlatmak isterim ki Nazilli'ye gelişim 1998, İpek Hanım Çiftliği'nin kuruluşu 2006'dır. "Kuş gibi gezersen kuş gibi vurulursun" güzel bir söz. Sakın acele etme. 

Eğer bir bahçe, ya da bir tarla "senin bile duyabileceğin" bir satışta söz konusu ise; 

a) O tarla çok tuzlu ve drenaj yapılamıyor. Kısaca çorak ya da verimsizdir. 

b) Tarlanın bitişiğinde yedi bela bir komşu var, her gün bir başka hır gürden sahibi illallah etmiştir. Sebepler çeşit çeşittir, yok senin tavuklar benim bahçemi yedi, yok benim tavuğu senin köpek yedi vesaire vesaire... Sen köye dışarıdan geleceksin bir de. Yani olası kavga sebeplerine en az elli taneyi kafadan ele.

c) Tarla üzerinde bekleyen bir tapu iptal davası var. Klasiktir. Bomba patlamadan meraklısına satış hikayesi... 

Bunlar "olabilir." Yüzde yüz diyemem fakat üçünden biri ile karşılaşma ihtimalin yüzde doksan hatta doksan beştir. Toprağı iyi ve verimli, komşuları uyumlu ve iyi olan bir tarla ne emlakçıya düşer ne de sarı renk ilan sitelerine. Ne yapar ne ederler, köyden biri parayı bulur, verimli toprağı ellere vermezler. Emlakçıya ya da dillere düşmüş bir bahçenin verimli çıktığını ben hiç görmedim. 

Peki ne yaparsın? 

Miras sebebi ile, ya da büyükşehre göç gibi bir sebep ile satışa çıkan mülkler vardır. Bunlar seçilmeden, ayıklanmadan hemen kapmalısın. O şansı da ancak çevrede sakince yaşayıp gözlemleyerek geçireceğin kıymetli altı ayın içinde bulacaksın. Mühimdir bu, lütfen dikkat. 

Tedbirlerin şunlar olabilir; 

  • İl tarımdan veya ilçe tarımdan bir dost edin. Taliplisi olduğun araziye onunla git. 
  • Kamu kurumlarının tamamından, o arazi üzerindeki planlamaları bul. Bunları önüne koy, değerlendir. 
  • Topraktan numune al. Götür, analiz ettir. 

Neler yetiştirebilirsin? Ne kadar verim söz konusu? Ne hasat edersin? Sonuçta alacağın ürünü nereye ne fiyatta pazarlayabilirsin? Geçen sene kaça alınmış niyetlisi olduğunuz ürün? gibi soruların hepsine kağıdın üzerinde bir kalem ile; yanında da bilenler ile yanıtlar yerleştir. Oradan bir yere varabilirsin. 

Bir zeytin bahçesi mi hedefledin? Kaç ağaç var? Ağaçların bol verdiği sene kaç kilo zeytin çırpılıyor? Zeytin o bölgede ne oranda yağ veriyor? Zeytini çırpacak ekibe kaç para gidiyor? Sıkım ücreti ne kadar? Elde kalacak yağ ne kadar? 

Toptanda, tüccara satabileceğin minimum fiyat ne kadar? Eşinin, dostunun yağ teminini ilk elden sen yapsan, satabileceğin maksimum fiyat ne kadar? Burada bir fiyat / yatırım dengesi kuracaksın. Sonucu seni tatmin etmekte midir? "Ben şişelerim, güzel de bir marka" işini lütfen en son düşün. İnan bana butik zeytinyağının arzından da hikayesinden de herkese "illallah" geldi.  

Olmayacak hayalleri bir yana bırak sen. Çok iyi hesapla ki sonunda litresini 500 TL'ye mal ettiğin birkaç bidon zeytinyağı ile baş başa kalma. Matematik işin sihridir dostum...

Şunları yap;

  • Araziyi kağıt üzerinde satın al. Rakamı yaz. 
  • Arazini sür. Rakamı yaz. 
  • Ağaçlarını buda - arla, ücretini bul, rakamı yaz. 
  • Tahmini hasat tonajını bul, öğren, rakamı yaz. Aradan sakın rakam kaçırma. 

Zeytinyağı, şarapçılık, bağcılık. Bunlar en çok hayal edilenler. Fakat hiçbiri ucuz ve kolay işler değiller. Ancak çok büyük çapta yaparsan para kazanabileceğin işler. Bahçecilik keza... Benim elimde onca bahçe, gayet de yüksek bir fiyattan satabilmeme rağmen "Bahçeden kazanıyorum" diyemedim, diyemem de. Çok zor. Genelin içinde kimi bahçe iyi kazandırıyor, kimi eksiye yazıyor, kimi başa baş filan... Ve bunlar her sene öngörülemez biçimde değişiyor. Sonucunda, çok çeşitli ürün yapabildiğimiz için iyi durumdayız. Çok şükür...

Daha yola çıkmadan "zeytinci olacağım" gibi takıntılara girmemeni özellikle tavsiye ederim. Ülkede arasan da bulamadığın yerli cevizi düşünsen mesela? Ne dersin? Yerli ıhlamur? Yerli badem? Açık bunlarda var. Sevimsiz, lezzetsiz ve bana göre kalitesiz ''Chandler Ceviz'' her yeri sardı. Ufak bir verim artışı uğruna Anadolu'nun yerel türleri azaldı. Hiç olmazsa bu yolda git ki, biraz zor olur, biraz zaman alır ama sonuç iyi olur. 

Bir de şu... Ne iş yaparsan yap, başından ayrılma. 

Ayrılman gerekecek ise bunu bir aile işi olarak kur ve ailenin diğer fertleri ile nöbetleş ama, asla ayrılma.

Olmadı bir ortaklık kur, sen yoksan ortağın olsun. Kırsalda ucu kaçtı mı toparlamak mümkün olmaz.  

"Sen bana yardımcı ol?" diyeceksin, ben de "Zevkle" diyeceğim, fakat bunu şöyle bir dediğim haftanın ertesinde 600 kadar tapu fotokopisi, tarla fotoğrafı ve krokisi geldi... Bunların birkaçına uzun uzun yanıt verebildiysem de her biri saatlerimi aldı. Mümkün değil yetişemem, ne olursun hoş gör... Devlet kurumlarından yardım almanı, bir süre vites değiştirmeden beklemeni, hayli karışık olan bu yazıyı bir kez daha okumanı, mevzuatı ise baştan aşağı yalayıp yutmanı tavsiye ediyorum. 

Yeni hayatında şimdiden başarılar diliyorum. Yolun açık olsun... 

Pınar Kaftancıoğlu

 

Kadın, Çiftlik ve HorozBu sabah bir hayal kurdum. Çiftlik kurmuşum, doğal ürünler yetiştiriyor, tavuklarım etrafta eşelerken, onları izliyorum. İneklerim çayırda geziniyor, kuzularım meliyor…

 

Yorumlar
Kalan Karakter 800
Fethl Denizmen
Pınar, deneyimlerinin harika yansıması hayali hedefi olanlara harika planlama yol göstericisi. Çiftlik bağ bahçe tarla üretim her şey icin. Güzel ulkem icin çok güzel bir yazı...