Yeni nesil hokkabazlar

"Yeni nesil hokkabazlarımız da antibiyotik değil doğal bir içerik ile şifa arayışındaki iyi niyetli anneleri hedef seçmiş, bir uyanık girişim tertiplemiş..."

Güncelleme:

Ada vapurlarında, Kadıköy - Eminönü şehir hatlarında filan hatırlar mıyız şifacıları? Tarak, jilet, kan taşı, çakı, şampuan ve bir de her şeye şifa iksir satarlardı. Mide kanaması, kilo, saçkıran, romatizma, böbrek taşı, siyatik, grip... aklına ne gelirse. Şişedeydi. Şişeler minicik olurdu. Hani 'çooook bulunmaz' otlardan  yapılmış da şişe büyük olursa maliyet şahlanır filan gibi... Maksat, bir keriz düşerse, bi değil birkaç şişe ile silkelesin. 

Bildiğin üçkağıtçı yani. Şişedeki boyalı su idi. Belki eritilmiş bir aspirin, belki sabunlu su, belki biraz nöbet şekeri vesaire atılmış olabilirdi. Komik, saçma bir şeydi. Mazide kaldı. 

Sonra, çok uzun yıllar sonra, bu iş teatral olarak aynı, meta olarak aynı özde yeniden hortladı. Adı şifacılık oldu. 

Eminönü aktarlarından, "Balıkesir'de bir amca varmış..."lardan çok daha ileriye yürüdü. Şişe şişe kürcüler, şifacılar, piyasaya en üst perdeden daldı. İddiaları had safhada, aklınıza gelen / gelebilecek olan her hastalığın illa ki bir kürü tezgahlarında. Havalı dükkanlar, şişeler, altlarındaki yazılar, vay ki ne vay... Nobel alabilecek iken Bakırköy'de, evde, önünde bir leğenle milletimize şifa dağıtmayı seçmiş gibi havalar, bunun varyasyonları, Tiflis Teknik Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'nden aldığı Dr. ünvanı ile beyaz gömlek giyen şarlatanlar, Nişantaşı'nda özel katlar, mahalle aralarına yayılmış daha halk tipi dükkanlar, neler neler var... 

Fakat ben konunun başına döneyim. 

Anne. Antibiyotik kullanmak istemiyor. 

-ki zaten sıklıkla grip geçiren çocuk için, doktor da haklı olarak antibiyotik yazmıyor. 

Ama ne ilginçtir ki çocuğuna aldığı destek / şifa / öz filan sonrası çocuk tıpkı antibiyotik almış gibi sık sık tuvalete çıkma, döküntü, kaşıntı gibi antibiyotik duyarlılığına uygun belirtiler veriyor. Kısa yoldan sona geleyim, bu şişe analize gidiyor. 

Sıvı antibiyotik eklenmiş, boyalı bir içerik çıkıyor. 

Besi ve kanatlı sektöründeki antibiyotik kullanımı, ülkenin toplam antibiyotik sarfının yaklaşık %85'ine denk gelir. Yani antibiyotiğe ulaşmak zor değil. Yeni nesil hokkabazlarımız da antibiyotik değil doğal bir içerik ile şifa arayışındaki iyi niyetli anneleri hedef seçmiş, bir uyanık girişim tertiplemiş. Maalesef bu da zor değil. 

İlk etapta, ve dahi elbette birkaç sefer daha "iyileştiren" antibiyotik bünyeye girdikten sonra ötesi ne olmuş, kime ne..? Mucize bir toparlama, 3 - 5 kişiye tavsiye, 4 - 5 şişe daha satsa / satılsa ne mutlu. Bunun ötesi..? Ötesi yok. 

Elbette patlar böyle şeyler, bir sene, iki sene... Sonra isim değiştirir, iş kolu değiştirir, sihirli sular tükendiğinde uzaktan şifa vermeye girişir, ya da ilişki koçu olur, olmadı astrolog... Tarot bakar, fal açar, muska yazar. Mucizeler biter mi, bitmez. Bu sonuncuların en azından kimseye fiziksel zararı yok. 

Bitkilerin şifasına, kadim tıbba şahsen son derece ilgiliyim. Çok derin, çok farklı yayınlardan takip ettiğimi de söyleyebilirim. Ayurvedik beslenmeye, bitki çaylarının şifasına elbette inanıyorum, görüyorum. Fakat bütün ilaçların hammaddesinin nihayetinde bitkiler olduğunu da biliyorum. İlaçlar nasıl ters etkileşime girerse bitkiler de girer. Eczacılığın üst kademelerinde apayrı bir bilim koludur bu. Sana, bana düşmeyecek kadar kompleks ve ciddi bir alan. Ciddi riskleri olan... 

Çok ciddi bir sahtekarlığa konu olan bitkisel şifa girişimlerini ve girişimcilerini tamamen pas geçmenizi bütün samimiyetimle rica ediyorum sizden. "Sonuçta bitki, etkisi olmasa bile ne fenalığı olur ki..." düşüncesi çok çok tehlikeli bir düşünce. Sakının. Lütfen. 

Bitkileri ve bitki örtüsünü arılar, büyükbaşlar, küçükbaşlar, yosunları da balıklar sentezleyerek dünya üzerinde olabilecek en sağlıklı beslenme tarzını; yani Akdeniz tipi diyeti önünüze zaten çıkarıyorlar. Düzgün, dengeli ve temiz beslenen kişi için kesinlikle, hiçbir ek gıda, takviye vb. gerekmez. Israrla deniz ürünü yemeyenler, ya da et yemeyenler için konu biraz daha karışık, ancak toplum geneli için durum böyle. Öz, böyle. 

Sağlıklı, dengeli ev yemeği yiyen, sebzesi - meyvesi, suyu, eti iyi ve yeterli olan bir bireyim; organsal bir zafiyeti yok ise, kesinlikle, hiçbir ek vitamin ve destek ihtiyacı yoktur. 

 

Yorumlar
Kalan Karakter 800
Ersin Yildirim
İnsanların var olduğu dünyada,her ülkede böyle suistimalci kişiler, suistimale uğrayanlar,her dönemde vardır.Şifa bulurum umuduyla. Her gıdayı mevsiminde,az miktarda ,ev yemeklerinden beslenmek sağlığı kazandırır. Zorda kalirsada insan şifa bulmak için, malesef,deniyor. Sağlıklı beslenmek,huzurlu bir ortam sağlıklı yaşamak için olmazsa olmaz.