Çakallara prim vermeyin! Klasik beslenme herkes için yeterli

"Geleneksel beslenme, ev mutfağı, şefkat - ilgi. Altın formül bu. Hiçbirimiz ideal değiliz, biraz eksik - biraz fazla olabiliriz, fakat ne kadarını becerebilirsek kar işte... Can sıkacak ama son kez, tekrar yazayım; ilave hiçbir şeye ihtiyacınız yok..."

Güncelleme:

Okullar açıldı... İlk hafta özellikle 'destek gıda' taleplerine girmeden, sadece geleneksel ev tipi tencere yemeği ile beslenmenizin sizin ve çocuklarınız için fazlasıyla yeterli olduğu konusunu yazdım.

Bunu arada hatırlatmak ödev gibi geliyor. Çünkü endişeli annelerin pırpır eden yürekleri üzerinden büyük bir dolandırıcılık sektörü dönüyor. Büyü gibi, sihir gibi vaatler; iksirler, tonikler, gerçekten ne idüğü belirsiz içerikler... Arka mahalle evlerde, pazar atıkları ve kimyasepeti bilmem ne siteleri üzerinden bidon bidon alınan içerik karıştırılıyor. Hunilerle plastik şişelere dolduruluyor, mahalle arası şifacı dükkanlarında satışa sunuluyor. Aynı içerik, aynı hunilerle, ama bu kez ikinci parti olarak cam şişelere doldurulduğunda kalburüstü bir pazarlamaya 'elbette çok daha yüksek fiyatlarla' konu oluyor.

Çok şık tasarım, çok şık etiket, bolca yaldızlı sözcük herhangi bir baskı merkezinden dakikalar içinde ediniliyor. Bir sosyal medya hesabı açmak da daha doğrusu 300 bin takipçili "ünlülerin bacakları" sayfasını üç kuruşa satın alıp ismini "Bilmem ne Anne" olarak değiştirmek, içeriğini yeniden yapılandırmak ve 'güven uyandırmak' da pek öyle zor şeyler değil. Hırsıza yol gösterir gibi olacak ama, evet, maalesef, sonra gelsin paralar... Hatta daha da acı olacak fakat bu sektörde "ne kadar kazık fiyat = o kadar etkili satış" gibi bir formül de işliyor.

Ortaçağdan fırlama cadı konseptli sirke yapma ritüelleri, saç çıkaran, gürleştiren, isterseniz rengini de koyulaştıran merhemler, kanseri yenen, şeker hastalığını tarihe gömen macunlar, böbreği, akciğeri, her şeyi iyi eden ekstraktlar... Bunların birine olmasa bile ötekine mutlaka denk geldiniz. "Biri olmazsa öbürü, onu olmazsa on birincisi..." formül zaten bu... Bir anınız geliyor, mutlaka yakalıyor da sizi. "Neticede doğal içerik, çocuğuma içersem ne olacak ki, hem okulda salgın da var..." dedirterek yakalıyor hiç olmasa...

Kaçın, ne olur. Instagram canlı yayınlarında, Zoom'larda şunlarda bunlarda birileri bunları övüyor ise sadece ve sadece menfaat için yapıyor, kapatın, takipten de çıkın. Bir selebriti birdenbire çocuğuna yedirdiği bir macundan bahsetme ihtiyacı duyuyor, eşittir, sizi dolandırmaktan utanç duymuyor. Ayıplayın, çevrenizi de lütfen uyarın. 'Denetleyen hesaplar' zaten "ver parayı öveyim seni" iş modeli ile çalışıp "hele bir verme de gör nasıl dövüyorum seni" mini mafyacılığı ile yeni ufuklara açılıyor. Bunların daha aşmışları var da neyse, yazmayayım şimdi...

Devlet ise bilemiyorum neden bu işe el atmıyor.

Dünyada para bitiyor. İçinde bulunduğumuz şu anda her kuruş artık daha değerli. Yakın gelecekte daha da zor bulunur hale geleceği bugünden belli... En az iki sene diyorlar, bir hiper sıkıntı dönemi ki bu konu bu bağlamda çok daha ve çok daha önemli. Lütfen bu çakallara prim vermeyin. Vermezseniz kaybolurlar. Kaybolsunlar. Gerçek işler yapsınlar.

Klasik beslenme herkes için yeterlidir.

Sizin için de yeterlidir, hastanız için de yeterlidir, çocuğunuz için de yeterlidir. Bir bardak süt, bir yumurta, bir parça peynir, az da olsa tereyağı, zeytin, birkaç kuruyemiş, bir parça et, sebze - meyve - salata - balık... Bazen biri, bazen diğeri. İyi, güzel, düzgün karbonhidratı da miktarı ayarlayıp eklerseniz bu iş tamamdır. Soğanı - sarımsağı kesinlikle ihmal etmeyin, salataya - piyaza gerçek sirke dökün, tuzunuz kaliteli olsun, suyunuz gerçek kaynak suyu olsun. Kafi.

İyi uyku. Düzenli ve olabildiğince sakin rutin. Alkol yok, sigara yok, kesinlikle. Meşrubat yok, junk food yok. Hepsi budur. Duygusal sağlık ve ruhsal denge için çocuğunuzu evcil hayvan sevgisiyle de büyütebiliyorsanız tabii ne ala... Fakat yaşantınıza uymuyorsa da canınızı sıkmayın, sevgisini geliştirip sorumluluğunu geliştirebileceği bir bitki alın.

Geleneksel beslenme, ev mutfağı, şefkat - ilgi. Altın formül bu. Hiçbirimiz ideal değiliz, biraz eksik - biraz fazla olabiliriz, fakat ne kadarını becerebilirsek kar işte... Can sıkacak ama son kez, tekrar yazayım; ilave hiçbir şeye ihtiyacınız yok.

Yaz aylarında nispeten hafif, terletmeyen, bedeni yormayan, bizi yakmayan gıdalar ile beslendik. Bol yeşillik, a la minute hafif sofralar, soğuk zeytinyağlılar, kavun - karpuz. Mevsimin ideali de elbette buydu. Fakat şimdi mevsim döndü, okullarda çocuklar bir araya geldi, toplu taşıma arttı, eller - kollar her yere değdi değmedi derken gribal enfeksiyonlar hortladı. Pandemi dönemi gibi olmayacaktır fakat o dönemden beri hastalıklar bir acayip gidiyor, gerektiği yerde dezenfektan - maske belki de fena olmayacaktır.

En doğrusu tedavi değil, hastalıktan korunmaktır. Burada da bedeni biraz daha güçlü tutmak çok işe yarayacaktır.

Gerçek gıdanın 'tamamını' superfood olarak değerlendirebiliriz. Ancak kimi gıdaların antioksidan değer, Omega 3 değeri ve probiyotik değeri farklı ve üstündür. Bunların birkaçının üzerinden de geçeyim...

Kuru soğan. Özellikle çiğ olarak, iri iri, belki biraz acını tuzla ovup çıkararak, salata içinde, bol bol... Hatta sadece kuru soğanı tuza batırıp yemeğin yanında yemeyi bence denemelisiniz. Soğan gripsavardır. Doğanın eczanesindeki en iyi ürünlerdendir. Bizim soğan da burada hiç alçakgönüllülük yapamayacağım, Anadolu'nun en eski ve en güçlü türlerinden biridir, deyimlerdeki 'acı soğan'ın ta kendisidir. Talebe göre tatlılaştırılmış tohum işlerine hiç girmedik, dolayısıyla etkinliğini azaltmadık. Acılığı kuvvetinin delilidir. Yemekte pişirdiğinizde tam tersine karamelize olur, yemeğe üstün bir lezzet katar.

Kuru sarımsak. Kuru sarımsağı dane olarak görmenizi ve almanızı tavsiye ederim. Çin sarımsağı piyasada toz, püre, krem ve siyah sarımsak halinde satılıyor. Çünkü alıcılar gitgide daha tepkililer bu pamuk gibi beyaz sarımsağa... Satış düşünce de bir başka yol illa ki bulunuyor. O yüzden siz siz olun, gerçek sarımsağı danesinden tanıyın. O şekilde alın.

Rengi beyazdan çok sarı krem, hafif kırmızı, hatta uçlara doğru grimsi renklerde olsun. Bu, eski ve gerçek sarımsağın orijinal görüntüsüdür. Sarımsak tek başına hayat verir, tedavi eder. Doğa eczanesinin ilk sıralardaki tedavi edicilerindendir.

Bal. Öksürdünüz mü, boğazınız mı yanıyor - acıyor, grip mi geliyorum diyor..? Bir kaşık atın ağzınıza, su içmeyin. Gece boyu birkaç kez bunu tekrarlayın. Sabah kahvaltınızı edin, gün boyu adaçayı - ıhlamur - papatya dönüşümlü için. Gece yine bal. İyileşirsiniz.

Raflarımızda gerçek bal var. Kesinlikle Kafkas bal arılarının Ardahan - Gürcistan koridorlarında, olağanüstü uzun ve geniş bir parkurda topladığı özlerden gelen bir bal. Yaşam döngülerinde hiçbir zaman şeker, arı keki / arı ekmeği, glikoz vesaire yemedikleri kovanlarımız var. ...ve balı zaten bilmeyen yok. Bu hafta taze olarak süzme ve dolum yapıldı, sadece onu yazayım.

Bir buğday konusu... Hani bir cinsine aşık olup profilime fotoğrafını koydum ya, dörtgül şeklinde, işte o. O buğdaya hiçbir karışım yapmadan, tek başına, uzun bir fermantasyon ile, ekşi maya ile muhteşem bir ekmek yaptık. Çok kıymetli bir değer oldu. Bunu dilimleyin, bir kırıntısını bile ziyan etmeden dondurun, günde bir dilim ölçüsü ile öğününüze alın. Tohumunu da isterseniz dükkanlara sorun. Alın, ekin, çoğaltın, geleceğe saklayın... Tohum sabırla alışır size ve toprağa. Birkaç dikim ve hasatın sonrasında ancak güzelliğini - bereketini 'top' seviyeye getirir ve topraktan aldığını şifa olarak sunar insana. Gelmiş geçmiş en kıymetli aritmetik tohum - hasat aritmetiğidir. Değerini bilenleri çok olsun dilerim...

Kars kaşarı, bunu da yazayım. Bu kaşar az tuzlu, ve sadece yöre ineğinin sütünden yapılır. Teveccühleriniz ve ilginiz ile Kars'ın mandıraları son 10 senede başlangıcın 45 katına çıktılar. Harıl harıl peynir üretimi arttı, eski - güzel günlere Kars çok şükür, ilginiz, sevginiz ile ulaştı. Bu çorbada tuzumuz bulunmuşsa ne mutlu bize de... İlhan Abi'nin bu geriye dönüş ivmesinde hakkı zaten ödenemez. Hepiniz var olun, sağ olun...

Yarından itibaren raflarda şahane bir Kars kaşarına denk geleceksiniz, fikrinizi şimdiden merak ediyorum, lütfen yazın, çok sevineceğim.

Tarhana çorbasını yörelerden tarifler ile beşledik galiba? Kendimiz irmik kırıp irmikli Rum tarhanası yaptık. Adalardan Ege'ye giren manav tarhanası, yani göçmen tarhanası var. Sadece siyez unuyla yapılan siyez tarhanası var. Glutensiz tarhana var. Acılı tarhana var. Hepsi birbirinden lezzetli ve özellikli. Kuru soğanı, biberi, unu, yoğurdu, çörtüğü hepsi bizim ve hepsi gerçek.

Tarhanayı seven kadar sevmeyen de olabilir. Yine de grip geliyorum diyorsa acıyı basın yiyin. Yine isterseniz şehriye çorbası, isterseniz düğün, kemik suyuna olursa bunlar bomba gibi toparlar sizi. Çorbadan hiç vazgeçmeyin.

Eti kıyma olarak almanızı tavsiye etmem. Döş olarak parça alıp evinizde kendiniz kıyma haline getirin. Çevirmeli makinesi pahalı değil, zor da değil, evladiyelik şeyler bunlar zaten... En doğrusu bu olur. Kıymayı da eti de etli yemeği de kesinlikle ama kesinlikle kuyruk yağı ile birlikte yapın. Ama az, ama çok... Çok değerli, çok çok değerli Omega 3'ü ve tüm enzimleri içeren kuyruk yağı gücün kaynağıdır. Vahşice gelebilir bu tavsiye fakat çocuklarda da yaşlılarda da çok derde derman olur. Bundan da hiç vazgeçmeyin.

Yoğurt, probiyotik gıda olarak çok değerli ve üstelik çok lezzetli, tencereler dolusu yeseniz 'daha yok mu' dedirten mükemmel üründür. Bu topraklardan çıkıp dünyaya yayılmış, bütün bir Avrupa'da uzun yıllarca eczanelerde ilaç olarak satılmış bu şahane ürünü masadan da kaşıktan da hiç eksik etmeyin. Mısır silajını asla yememiş, asla çuval yem yememiş ineklerin sütüne ulaşın. Test edin, yoğurdu kendiniz mayalayın.

Çimlenmiş barbunya, çimlenmiş mercimek... Bunlar bomba şiddetinde besin değeri içeren müthiş gıdalardır. Çimlenmeyi kendiniz basitçe yaparsınız. Sonra salata olsun, yemeği olsun, bir şekilde tüketin. Çimlenme hububatın değerini bin katına çıkarıyor. Olağanüstü bir gıda.

Sirke. Meyveden ve meyvenin etenesinden, çekirdeğinden yapılır. Yapılmalı. Piyasadaki sirkelerin ise yüzde 99'u, hatta yüzde 99.9'u sadece bidonla satın alınan beyaz sirkeye pazar artığı biraz meyve, biraz da albenili boya katılarak yapılıyor ki bundan çok gına geldi bana, bunu açmayacağım. Cimer yapın, Bimer yapın, tutun analize götürün, artık bitsin bu saçmalık.

Turşuyu da sirke - tuz - limon - kaynamış su - nohut filan, bir akrabanız size kursun. Turşu tuzu, turşu ufu, turşu özü filan almayın. Limon tuzunu eve hiçbir sebeple sokmayın.

Bu konularda yazdıkça aklıma çok şey geliyor, tadım da kaçtıkça kaçıyor, bu haftalık burada kalayım.

Yorumlar
Kalan Karakter 800