Hayatın Bazen Bir Kez Sunduğu Fırsatlar

Bir kişiye kaderini değiştirmesi için hayatın sunduğu anlar enderdir. Daha da nadir olanı büyük bir fırsatla karşılaşıldığı ve çok geç olmadan önce farkına vardığımız zamanlar.

Bir kişiye kaderini değiştirmesi için hayatın sunduğu anlar enderdir. Daha da nadir olanı büyük bir fırsatla karşılaşıldığı ve çok geç olmadan önce farkına vardığımız zamanlar.

Hayatın akışında sunulan fırsatlar çoğu durumda zaman geçtikten sonra fark edilir ve geri dönüşü olmaz. Kader mi bilemem, belki de öyle… Ama galiba sadece geçmişe bakıldığında akla gelir, fark edilirler.

Rastlantılar vardır hayatımızın yönünü değiştiren, farklı bir kulvar da gider hayatımız. Fırsatlar çıkar karşımıza, yakalarız onu tutarız sıkı sıkı… Bambaşka bir çizgi çizer yaşantımıza. Bazen de hayatta bir kez yaşadığımız, yaşayacağımız olaylar vardır. Bir sporcunun olimpiyatlara katılması gibi.

Evleniyorsunuzdur, belki ömrünüzde bir kez, şoförlü bir limuzin kiralamış olmanız o günü unutulmaz kılanlardan bir tanesi olur. İtalya’nın Milano şehrine giderken, çok önceden La Scala Operasına bilet bulma fırsatı yakalamışsınızdır. Fiyat yüksek, ama çok istiyorsunuzdur. Bir daha gelir mi bu fırsat, bileti almışsınızdır. Seneler geçmiş, ya iyi ki gitmişiz demişsinizdir. Ya da Viyana’da bir vals etkinliği balosu vardır. Kostümler temin edip, bütçenizi de zorlamış, iştirak etmiş, hatta öncesinde ders de almışsınızdır. Aradan otuz sene geçmiş, o mutluluk hala belleğinizdedir.

Hayatın sunduğu her seçim aslında terk ediştir. Seçimleriniz belki de bambaşka yön çizecektir ya hayatınıza ya da o yaşadığınız zamanlara.

Amerikalı siyasetçi William Jennings Bryan’ın, (1860-1925) söylemi çok popülerdir.

“Kader bir şans meselesi değil, bu bir tercih meselesidir. Beklenecek bir şey değil, başarılması gereken bir şeydir.”

Değerli Psikolog Prof. Acar Baltaş şans ve başarı ile ilgili bir yazısında şunları söylemektedir:

“Hayat bir piyango değildir. Ancak genetik piyangodan bahtımıza çıkan kaderimizdir. Bunu kullanma biçimimiz de sonucu etkiler. Buna karşılık farkında olarak veya olmayarak aldığımız tavırlar, tutum ve davranışlarımız, talihli olmakla olmamak arasındaki farkı yaratır. Örneğin, başarısızlık karşısında direnip sebat etmek veya vazgeçmek; insanlara verdiğimiz tepkinin, onların bize verdikleri karşılığı belirlemesi gibi birçok faktör, birbirine benzer gibi gözüken birçok durumda, insanların neden farklı sonuçlar elde ettiğini açıklar.

Dışa dönüklük, yeniliklere açık olmak ve asabiyet açısından değerlendirildiğinde, kendilerini şanslı kabul eden insanlarla, şanssız kabul edenler arasında anlamlı farklar bulunmuştur.

Gergin ve asabi olmak, insanın karşısına çıkan fırsatı algılamasını zorlaştırmaktadır. Talihli insanlar daha sakin oldukları için fırsatları daha rahat görebilmektedirler. Bu kişilerin fırsatları fark etmeleri, dünyaya daha esnek bakmalarının sonucudur.

Hayatlarında karşılaştıkları fırsatları artırmalarına yardımcı olmaktadır. Talihli insanlar hayatlarındaki şanslı tercihleri, farklı kapıları çalma, farklı yollar deneme girişimlerinden sonra elde etmişlerdir.

Benzer şekilde, yeni ve farklı insanlarla ilişki kurmak, yeni deneyimlere açık olmakla birleştiğinde, kişiye farklı seçenekler sunmakta, farklı imkanlar vermektedir. Talihinizi kendiniz yaratın.’’

Şans Başarıyı Ne Kadar Etkiler? - Acar Baltaş | Psikolog (acarbaltas.com)

Eylül 1974, ABD liman acentelerini teftişe giden heyette çömez müfettiş olarak bulunuyorum. Genel acente, Thule Ship, NewYork’da incelemelerimiz sürerken, anında cevap vermem için bir soru yöneltildi. Hem de asansörde.

‘’Houston ve New Orleans acentelerini teftişe giden heyette mi olmak istersin, uçak üç saat sonra kalkıyor. Yoksa Birleşmiş Milletler Binasında bir konuşma yapacak dönemin dış işleri bakanı Turan Güneş’i dinlemek için davetiye mi?’’

Önce 1974 Temmuz’da Kıbrıs Barış Harekâtı nedeni ile askere çağrılmış, üst teğmen rütbesi ile 45 gün yaşamış olduğum günler geçti aklımdan. Ama tercihimi gitmekten yana kullanmıştım. Yaşadıklarım hala unutulmazlarım arasındadır. Tam da “once in life “(hayatta bir kez) idi. Özellikle Mississippi Nehrindeki davet edildiğimiz yat gezisi ve Louisianna Eyalet Valisinin bulunduğu akşam yemeğinde ‘Albaylığa’ terfih etmiş olarak adıma düzenlenmiş özel kart verilmesiydi. Kısa zamanda üst teğmen ve Albay da olmuştum böylece.

Bakalım kadim dostlarım ne yazmış bana bu konuda kendi hayatlarından verdikleri örneklerle;     

''Sevgili Fethi.

Yaşantımda hep ani kararlarla, önüme çıkan fırsatlar ya da tekliflerle hiç bilmediğim yerlere, dünyanın öbür köşesine, üç saat sonra kalkacak gemi ile seyahate, Uzak Doğuya, Amerika’ya, Çin’e, Rusya’ya ve daha birçok yere gittim.

Bunların arasında bana en enteresan gelen, sene 1992, İstanbul’da Conrad otelde iken haber verdiler. Acaristan Batum Başkanı Aslan Abashidze seni görmek istiyor diye. İşte o zaman bütün dünyam değişti.

Babam devamlı anlatırdı. Hasta olan annesini getiremediğini. İki defa kaçak giderek, gece yüzerek gidip annesini görmesini. Üçüncü ve son gidişinde annesinin ölüm anında, yakalanıyor ve Sibirya’ya sürgüne gönderiliyor. Ancak bir şekilde Türk Hükümeti tarafından kısa zamanda geri alınıyor.

Başkan Abashidze İstanbul’da geçirdiği bir ameliyat sonrası, çok ilgi gösterdiğimden beni de Batum’a götürdü. Batum’da babamın doğup büyüdüğü yerleri dolaştım ve orada ayrı bir hayat kurdum, benim ikinci vatanım olarak da hala daima Batum’a gidiyorum.''

Sevgilerimle

Erol Aksoy

“İlk meslek hayatıma Etibank Seydişehir Alüminyum tesislerinde göreve başladım. Sıkıntılı geçen 7 ay sonunda bir öneri üzerine buradan ayrılarak İskenderun’a gittim Demir Çelik Tesislerine çalışma hayatıma devam edebilmek için.

Dev bir saha, binlerce çalışan. 20’ye yakın müteahhit, 40’a yakın taşeron. İlk önüme gelen bir şantiye binasına gittim. Vildan Güleryüz le görüşmek istiyorum dedim, kendisi 1 hafta sonra gelir İstanbul’da dediler. Cebimde 20 TL civarında bir miktar para ve bir küçük çanta ile şantiye önündeki banka oturdum. Hangi şantiye binasına gideyim diye düşünürken birisi karşıma dikildi ve “sen ne bekliyorsun, mesleğin nedir” diye sordu. Ben de makine mühendisi olduğumu, iş aramak için geldiğimi ancak Vildan Bey’i bulamadığımı söyledim. Bana Vildan Bey’i tanır mısın deyince hayır dedim. O zaman 500 metre ilerde çatısında Enka yazan bir şantiye var oraya git, Şarık Bey ile görüşeceğim de dedi. Bende gittim söylenenleri yaptım.

Çaycı bir odada beklememi söyledi, yarım saat sonra Şarık Bey ile görüş diyen kişi odaya girdi. Meğer konuştuğum kişi rahmetli Şarık Bey imiş. Şantiye Şef Yardımcısı olarak göreve başladım. Sonrası 31 yıl 9 ay Enka Grupta çalıştım. Kader mi desem?''

Cüneyt Çevik

Elbette hepimizin hayatında bir kez bile yapmak istediği, yaptığımız veya yapamadığımız şeyler vardır. Tercihler de çıkar karşımıza. Seçtiğimiz, bıraktığımız, rastlantılarımız da hayatımıza yol çizen, akışı etkileyen ve hayatımıza yön veren.

Bazı şeyler vardır, tereddüt edersiniz, yapayım mı, gideyim mi, kabul edeyim mi diye… Bunlar bir de gençlikte iş ve çalışma hayatınızın ilk yıllarında ise aklınıza gelir elli yıl sonra o tercihleriniz, kendinize tanıdığınız şanslar.

Bazen bir an vardır, çok istediğiniz bir şey karşınıza çıkmıştır. Evet ama çok para dersiniz, yapamam diye iç geçirirsiniz. Biliniz ki o şey belki de hayatta karşınıza bir daha çıkmayabilir.

Bazen zordur karar verebilmek, bir söz vardır “sleep on it” diye, yani yat üzerine o düşünce ile uyu. Beyniniz daha gözlerinizi açmadan, uyanırken daha belki ilk, belki sonraki sabah düşüncelerinizi sentezlemiş ve cevapları vermiştir.

Nokta koyalım mı son bir soru ile, yüzlercesi arasından, ne dersiniz? Hiç âşık oldunuz mu? Hissettiniz mi içinizde gerçekten aşka düştüğünüzü? Âşık olmaktan daha güzel, daha haz verici başka ne olabilir ki hayatımızın akışında. Ne heyecandır, nasıl da yürek atışı başlar küt küt çarpmaya, nefes daralır konuştuğunda sevdiğinizi.

Hadi çaldı aşk kapını, belki bir daha çalmayabilir, o zaman söyleyelim, çıksın dudaklarımızdan o iki kelime “seni seviyorum” diyerekten. Seni seviyorum diyebilmeyi kaç kez yaşar ki bir insan ömür boyu, gelmişse bu duygular içine, taşıyorsa yüreğinden seni seviyorum demenin ötesinde daha güzel ne olabilir ki?

Lavinia

Sana gitme demeyeceğim
Üşüyorsun ceketimi al
Günün en güzel saatleri bunlar
Yanımda kal

Sana gitme demeyeceğim
Gene de sen bilirsin
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim
İncinirsin

Sana gitme demeyeceğim
Ama gitme Lavinia
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme Lavinia

Özdemir Asaf

İnsanı yaşatan sevgidir, sevme ve verme duygusudur.

5 Mayıs 2021

Heybeliada

Fethi Denizmen

Etiketler Hayata Dair
Yorumlar
Kalan Karakter 800
Fethi Denizmen
Sn Şenman Bentürk Güzel sözleriniz ve zarif değerlendirmeniz için çok teşekkür ederim. Siz de sağ olun var olun Sağlıcakla sevgi ile kalınız sevgiler
Şenman Bentürk
gece saat 3.40 oldu bitmesini istemediğim bir edebi şaheser diyebileceğim yazılatı okudum ellerinize sağlık Nur olun Varolun selamlar sevgiler
Pınar Özdemir
Bundan 4 sene önce uzun zamandır arzu ettiğim yemek kursuna yazılmıştım ve artık çalışmayı düşünmüyordum. Kursa başladığımın ilk haftasıydı, çok sevdiğim bir arkadaşım vesilesiyle bir iş teklifi aldım ve hemen gidip görüştüm.İlk iş görüşmemde hemen işe kabul edildim o an hayatımda neyi yapmak istediğimi düşündüm. Çalışmanın bana daha iyi geleceğine karar verdim ve yemek kursu hayalimi ileri bir zamana erteledim. Şimdi düşünüyorum da iyi ki iş teklifini kabul etmişim bu sayede tekstil sektörü hakkında fazlasıyla bilgi sahibi oldum ve çok güzel arkadaşlıklara sahip oldum. Hayat sürprizlerle dolu insan hiç bir zaman umudunu yitirmemeli...
Ceyda Yılmaz
‘Hayatı ıskalamamak’ gündemin dışında ve tam içinde çok iyi gelen bir yazı oldu. Kaleminize sağlık