Erdem, ruhun güzelliği ve iyiyi elde etme gücü

"Sormak ister misin kendine içindeki sevgiyi, neşeyi, sevinci, merhameti, fazileti başkalarıyla paylaşıyor muyum diye. Bende bolca var ve paylaşarak kendimi daha da iyi hissediyorum diyorsan erdemli olmanın ve iç huzurunun güzelliğini de yakalamışsın diyebiliriz. "

Güncelleme:

Dünyanın daha iyi yaşanası bir yer olmasını hayal ve arzu ederken bunun en başta toplumun yüksek insani ve ruhsal değerlere sahip olunması ile mümkün olacağını geçirir misin aklından. Keşke olabilse,  ancak içimizden ne kadarı böylesi değerlerin aile, toplum ve toplulukta yeşermesi için harekete geçer ki, sanırım çok azı.

Bunu yapabilmenin en önemli sırlarından biri, her insanın kendi değerleri ile yaşaması ve bunu öylesine gerçekleştirmeli ki, değerler sadece görünmekle kalmasın, fakat aynı zamanda başkalarına da dokunur olsun.

Aslında onları bilinçli bir şekilde kendimize mal edip yaşamayı seçmedikçe değerler çok anlamsızdır. Onları, daha iyi günler için zihnimizin rüyalar odasında kilitlediğimizde önemsiz hale gelirler.

Davranışlarımızın rehberi olan değerlerin, zihnimizde köklenmesi, kalbimizde çiçeklenmesi ve eylemlerimizde yeşerip büyümesini sağlamalıyız, ta ki düşünce sistemimiz, varlığımız ve davranışlarımızın doğal bir parçası haline gelene kadar. Bu şekilde sürekli olarak harekete geçirilen bir değer alışkanlık halini alır ve en sonunda onu kendiliğinden ifade etmeye başlarız.

Fransız politik düşünür Montesquieu’nün ( 1689 – 1755 ) “ben önce insan sonra Fransızım” dediği gibi, insan hümanist ve kozmopolit bir düşünceyle, yani dünyayı ve evreni dikkate alarak çalışmalı, üretmeli, hatta yaşamalıdır. 

Antik Yunan filozofu Sokrates’e nerelisin diye sorulduğunda, Atinalıyım demez, dünyalıyım, derdi.

İnsan her zaman hümanist bir duygu içinde olacak, yaşayacak ve erdemli olacaktır. Erdem sözcüğünün Latincesi “virtù”dür ve anlamı “cesaret” demektir. Erdemli bir kişi her yerde, her ortamda doğruyu söyleyecek, dürüst ve adil olacak, doğrunun, güzelin, iyinin yanında yer alacak, kötünün, haksızın ve zorbalığın karşısında olacaktır.

Fransız yazar Montaigne ( 1533 -1592 ) erdem, içimizde doğan basit iyilik severlik eğilimlerinden farklı, daha soylu bir şeydir der. Kötülük yapmak çok kolay bir şey, iyilik yapmaksa ortada bir tehlike olmadığı zaman sıradan bir şeydir. Oysa ortada tehlike olduğu zaman iyilik yapmak erdemli kişinin başlıca görevidir. Erdemde doğal bir mutluluk ile yüce ve etkin bir şeyler var.

Kreutzer Sonata adlı öyküsünde Lev Tolstoy  (1828 – 1910) yaşadığı dönemin ahlak anlayışının ve kadın erkek ilişkilerindeki değerlerin değişmesiyle yaşanan sancıların bir panoramasını yansıtmıştır. Kadın erkek ilişkilerinde kişinin kendine saygısı ve erdemin önemine inanan Tolstoy, Beethoven’in müziğini eksene alarak yazdığı bu eserinde erdemsizliğin insanoğlunu ne gibi çıkmazlara sürüklediğine işaret etmeye çalışır.

Kanunların Ruhu adlı yapıtında Montesquieu üç tür hükümet biçimi olduğunu söyler: Cumhuriyet, krallık ve zorbalık. Cumhuriyeti de ikiye ayırır. Eğer egemenlik toplumun tümünde ise buna demokrasi, bir bölümünde ise buna aristokrasi der. Krallıkta hükümdar belli yasalara göre yönetimi sağlar. Zorbalıkta ise bir tek kişinin yasasız, kuralsız gönlünce yönetimi söz konusudur. En ideal yönetim biçimi demokrasi ve cumhuriyettir. Bunun da temel direği erdemdir. Adı cumhuriyet olduğu halde yönetim kötü ise burada erdem eksik veya yoktur.

Devlet adlı eserinde antik Yunan filozofu Platon (Eflatun) için erdem, bireye ilişkin bir kavram olmasının yanı sıra toplumsal içeriğe sahip olan bir kavramdır. Bu eserinde bilgelik, cesaret, ölçülülük ve adalet gibi temel erdemlerden bahsetmesi ve bu erdemlerin toplum açısından önemini vurgulaması tesadüf değildir.

Son olarak kısaca ifade edersek, erdem çok sessiz ve fakat nazik bir güçtür. Güzellikle, aynı zamanda da hakikatin gücüyle doludur. Erdemler kalbimizi doldurur ve ruhu yüceltir.

Olumsuz düşüncelerin yabani otlarını ayıklayıp ilahi köklere geri döndüğümüzde hayatlarımız renk ve güzel kokularla dolu bir bahçe olur. Zaman zaman bu bahçede gezinin, ebedi hayatın ıtırını derin derin koklayın ve o ince özünü yanınızda taşıyın.

26 Mart 2023

Suadiye

Etiketler Fethi Denizmen
Yorumlar
Kalan Karakter 800
Ekrem Ülkü
Sevgili Fethi'ciğim, son yıllarda fazlasıyla eksikliğinin duyduğumuz erdem konusunu çok iyi anımsattığın için kendi adıma sonsuz teşekkürler kardeşim. Sevgiler.
Ersin Yildirim
Olumsuz negatif düşünceler,davranislarimiza yansır,konuşmalarımızı yansır,sesimize,insan iliskilerimize yansır.Olacak şeyler olmaz.insanlarla aramız açılır,toplumdan dislandirilir.gözümüzün parlaklığı,yüzümüzün rengi kaçar.kış gibi üşütür dondurur Olumlu düşünürsek,moralimiz enerjimiz yüksek olur.Cevremizdekileri de kaçırmayız.Grip gibi bulaşıcıdır.olumlu insanin pozitifligi rahatlık verir. Bu demek değildir ki yanlışa doğru diyelim.Soylemeninde bir usulü olduğu gibi,yapıcı uyarmalar insana şevk verir. Rahmetli anneannecigim,hep doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar derdi.Tabiki doğruyu söyleyeceğiz ama insanın ruh sagliginida bozmadan. ama bu güzel özellik bir lütuftur,her kese nasip olmaz. Bunun diplomayla,rütbeleri ilişkisi yoktur. Biraz yapı biraz aileden gelen görgü.