Bakışlar Ruhun Yansımasıdır

Sohbettesiniz, karşınızdakinin gözlerine bakıyorsunuz fakat sadece donuk bakışlar var, arkasını göremiyorsunuz. Size duygusunu tam olarak göstermiyor sanki. Samimi mi, değil mi tam anlayamıyorsunuz.

Sohbettesiniz, karşınızdakinin gözlerine bakıyorsunuz fakat sadece donuk bakışlar var, arkasını göremiyorsunuz. Size duygusunu tam olarak göstermiyor sanki. Samimi mi, değil mi tam anlayamıyorsunuz.

Hepimiz bakıyoruz da ne görüyoruz, nasıl algılıyoruz… Bir arkadaş grubu, gezide bir şeye bakıyorlar. İçlerinden biri soruyor, neye bakıyorsunuz, ne gördünüz diye. Gelen cevaplar farklı, bambaşka şeyler söyleniyor.

İki kişi yürüyor, geçen gün geçtiğiniz bir yer. Biri soruyor, nereden döneceğiz ne tarafa gideceğiz diye, diğerinin verdiği cevapla bir de bakmışsınız yanlış istikamet, dikkat eksikliği de diyebiliriz buna. Dikkat dağılmış, aklımızda kalmamış. Halbuki akılda tutulması, hafızaya yerleştirilmesi gereken bir şeydi.

Bazı insanlar baktıklarında hep güzellikler görürler ve bunu en güzel şekilde dile getirirler. Gerçekten güzel bakışlar sözünü çok beğenirim. Zira o kişinin bence yüreği güzel, kalbi temizdir. Çirkinlik kötülük görmez…

Bazılarıysa, onlar için maalesef diyeceğim, farkında olmadan eleştirel kafa, yorgun hayat sarmalındadırlar. Sadece kötü, çirkin ve olumsuz yönleri görürler. Sanırım ellerinde değildir. Baktıklarında öyle görürler. Sanki beyni öyle kurgulanmıştır. İçgüdü ile eleştirir her daim her şeyi. Bazı insanlarda, her ne hikmetse, sebebini bilemedim, iyiyi güzeli görür ama beğenisini karşısındakine yansıtamaz bir türlü. 

Eleştirel Kafa, Yorgun HayatSarıyer’de iki katlı bir ahşap evimiz vardı, o zamanlar evlerde mutlaka misafir odası olur ve genelde misafir gelmediği zamanlar kapısı kapalı tutulurdu.

Bazı insanlarda kimsenin görmediğini görür ya da gördüğünün ne olabileceğini, nasıl değişebileceğini kurgular kafasında. Bu tipler genelde sanatçı özelliklerindedirler. Bir resim ya da bir müzik parçası gibi yaratıcı bir eserde hayranlık uyandıran şey nedir? Yeni, farklı bir şey, sanatçının gördüğü ama bizim göremediğimiz bir şeyin gösterilmesinin heyecanı mı?

Pablo Picasso’nun dediği gibi; “Diğerleri ne olduğunu gördü ve nedenini sordu. Ne olabileceğini gördüm ve neden olmadığını sordum.”

Bazı insanların diğerlerinden daha fazla olasılık gördüğü fikri, yaratıcılık kavramının merkezinde yer alır.

Psikologlar genellikle yaratıcılığı farklı düşünme görevlerini kullanarak ölçerler. Tuğla gibi sıradan nesneler için mümkün olduğunca çok kullanım oluşturmanız gerekmektedir. Bir tuğlanın sayısız ve çeşitli kullanımlarını görebilen insanla yalnızca birkaç yaygın kullanım (bir duvar inşası gibi) düşünebilen insanlardan daha yaratıcı olarak derecelendirilir.

Olayları her açıdan inceleme merakı, insanları ortalama bir insandan daha fazlasını görmeye veya sözde tanıdık ortamlarda uykuda kalmış olan karmaşık olasılıkları keşfetmeye yönlendirebilir.

Araştırmalar ve bulgular açık insanların yaratıcı eğilimlerinin temel görsel algıya kadar uzandığını gösteriyor. Açık insanlar, ortalama bir insandan temelde farklı görsel deneyimlere sahip olabilir.

Bir başka iyi bilinen algısal fenomen “dikkatsiz görmezlik” olarak adlandırılır. İnsanlar bunu, bir şeye tamamen odaklandıklarında yaşarlar, gözlerinin önünde başka bir şeyi kesinlikle göremezler.

Bunun çok bilinen bir örneği var; basketbol oyunu düşünün ve aşağıdaki kısa videoda birbirine pas atan beyaz formalı oyuncuları dikkatle izleyerek birbirlerine toplamda kaç pas attıklarını söyleyin.

Haydi videoyu izleyin, kendinizi deneyin!  

Beyazlar birbirine kaç kez pas atmış, sayar mısınız?  *Doğru cevap için

Yapılan araştırmada dikkatsizlikten kaynaklanan körlüğe yatkınlığın kişiliğe bağlı olduğu görülmüştür. Açıklığı yüksek insanlar için daha fazla görsel bilginin bilinçli algıya girdiği görülüyor.

Açıklık: Sanatı, duyguları, macerayı, sıra dışı fikirleri, hayal gücünü, merakı ve çeşitli deneyimleri genel olarak takdir anlamına gelmektedir. Bu özellik, yaratıcı insanları gerçekçi ve basmakalıp (sıradan) insanlardan ayırmaktadır. Deneyime açık olan insanlar, entelektüel olarak meraklı, sanatı takdir eden ve estetiğe duyarlı kişilerdir. Kapalı insanlara kıyasla, daha yaratıcı ve arzularının daha fazla ayırdında olan insanlardır. Alışılmadık inançlara bağlı olmaya daha fazla meyillidirler. Yurt dışında eğitim alanlar ve seyahat edenler için açıklık artar, zihin gelişir.

“Güzellik bakanın gözündedir” yaygın bir sözdü. Bu, güzelliğin kendi başına var olmadığı, ancak bakan kişi ve gözlemciler tarafından yaratıldığı anlamını taşır. Yolda karşılaştınız bir dostunuza, ondaki güzellikleri yansıttınız kelimelerinizle… Dostunuz bu güzel sözlere, iltifata cevaben genelde sizin güzel bakışınız diye cevap verir. Arkadaşınızın evine ilk kez gidiyorsunuz, evdeki güzellikleri aktardınız ev sahibine, hoşuna gitmiştir. Ne kadar güzel bakışınız var der size. Peki ya tam aksini söyleyenler de var. Kendilerinin de farkına varmadığı, ‘’Aaa çökmüş gördüm seni, ne oldu da bu hale geldin, geçen gün yaptığın hiç de güzel bir davranış değildi, alnında kırışıklıklar belirmiş niye botoks yaptırmıyorsun ki…’’ gibi. Arkadaşı yeni eve taşınmış ilk kez gidiyor evine, içeri giriyor, gözlemliyor, bayılıyor, imreniyor, harika. Ancak tek kelime etmiyor arkadaşına eve hayran kalmasına rağmen. 

Paris ve İstanbul’da atölyeleri bulunan sanatçı Fatma Tülin bir söyleşisinde kendisine yöneltilen “Çalışmalarınızda bakan ve bakılan arasındaki gizemli ve karmaşık ilişkiye odaklanıyorsunuz. Kavramsal olarak bakmak/izlenmek sizin için ne ifade ediyor?'' sorusuna verdiği cevapta şunları söyler:

“Nöro-psikolojiye göre çocuk altı haftalık olduğunda bakış oluşuyormuş, seçilen bir odağa, etrafa kapalı bir biçimde bakmaya ancak o zaman başlanırmış. Roland Barthes, insan ruhunun bu altı haftada oluşabileceği gerçeğine değiniyor. Gözün ve bakışın ruhun penceresi olduğu deyişini anımsatıyor bu durum. Bence ruh ve düşünce bakışta kristalize oluyor. Bir insanla ilgili ilk izlenimlerimiz bakıştan geçiyor. İlişkilerin yönünü bakış belirliyor. İzlenmek her durumda çok tedirgin edici bir konum, benim için tutsaklıkla eşdeğer. Bakışların gücü var, olumlu ve olumsuz anlamda... Bakana kıyasla, bakılanın pozisyonu daha edilgen ve belirsiz. Bakış doğruyu barındırır mı, bakıştan gerçeğe ulaşabilir miyiz?’’

İç dünyandaki güzelliklerin dışa güzel bakışlarla ve sözlerle yansıması ilişkilerimizin de güzelliğini pekiştireceği kanısındayım.

 *Doğru cevap: 15 pas

Peki, ortada gezinen gorili gördünüz mü? Deneye katılan 192 katılımcının yarısı kostümlü figüranı göremedi, yani göremediyseniz, yalnız değilsiniz.

26 Ağustos 2021

Heybeliada

Kaynak:

People with creative personalities really do see the world differently (theconversation.com)

“Göz ve Bakış Ruhun Penceresini Oluşturur” - Deniz Şenliler | Artful Living

Yorumlar
Kalan Karakter 800
Melih HUNDUR
Teşekkür ederim. İlgiyle okudum değerli ağabeyim. "Bakış" oluşumunda eğitim, okuma alışkaanlığı, sosyal çevre vb çevresel etkenlerin de belirleyici olduğunu düşünüyorum Ben 13 pas saymakla birikte gorili net olarak gördüm. O sırada 2 pası kaçırmış olmalıyım :)
Esra Koc
Bakmak ile görmenin her zaman farklı olduğu hepimiz için bir gerçek. Kimimiz güzelliği fark eder kimimiz gerçeği..Ben 15 pas saydım ve Gorilide hemen gördüm ona beyazın pas atacağını düşündüm ki algı olsun ama atılmadı.Gercek olanı görmüşüm ne mutlu bana 😊 Sevgiler
Mustafa Kemal Baş
Fethi abi ben 13 saydim.ortada dolasan gorilide ikinci defa seyrettikten sonra farkettim.cok ilginc.
Cuneyt Çevik
Sevgili dostum,eline sağlık,değişik bir noktaya,değinen yazın güzel olmuş.Test de de.14 pas saymışım😔 Güzel yazıların devamını bekliyoruz.