Beden Olumlama Hareketi Sağlıkla Çelişiyor mu?
Günümüzde her şey gibi beden algısı üzerindeki tartışmalar da hiç olmadığı kadar yüksek sesle yankılanıyor. Bir tarafta sosyal medyanın yarattığı idealize edilmiş beden standartları, diğer yanda da giderek artan bir şekilde kabul gören "beden olumlama" (body positivity) hareketi var.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Paradurumu'na abone olun
Paradurumu'na Google News'te abone olun
Abone Olİşte tam da bu noktada çok ince bir ayrım var: Beden olumlama ile sağlığın göz ardı edilmesi. Bu iki çizgi arasında ayrımı çok iyi yapamazsak nerede başlayıp bittiğini doğru çizemediğimizde toplum sağlığı açısından ciddi bir sorun bizi bekliyor demektir.
Tabii ki BEDEN UTANDIRMA (body shaming) kabul edilemez bir davranıştır. İnsanların dış görünüşleri üzerinden eleştirilmesi, yargılanması veya değersiz hissettirilmesi, toplumların etik sorunudur. Ne yazık ki çoğu zaman çocukluk dönemlerinde başlayan bu body shaming zorbalıkları, kişilerin özsaygılarını, ruh sağlığını ve sosyal ilişkilerini oldukça olumsuz etkilemektedir. Ve tabii, buna maruz kalan kişilerin kronik hastalıklara yakalanma ihtimalleri de daha yüksektir.
Öncelikle toplum olarak, hatta tüm insanlık olarak bu etiketlemelerimizden ve yargılarımızdan arınmamız gerekir. Ailelerin ve okulların bu konudaki rolü büyük olmalı. Ne kadar erken yaştan başlarsak bizim için o kadar iyi olur.
Peki, gelelim her konuda rağbet gören "toksik pozitiflik" kavramının, toksik beden olumlama üzerindeki etkisine.
Bugün bizler anoreksiya, bulimia ya da binge-eating gibi yeme bozukluklarını ciddi ve tedavi edilmesi gereken ruhsal/fiziksel hastalıklar, klinik düzeyde takip edilmesi gereken durumlar olarak kabul ederken, konu obezite olduğunda genellikle ya tamamen sessiz kalıyor ya da "beden olumlama" kisvesi altında sorunu normalleştirme eğiliminde oluyoruz.
Oysa obezite, tıpkı diğer yeme bozuklukları gibi çok yönlü ve karmaşık sağlık sorunlarını beraberinde getiriyor: Kardiyovasküler hastalıklar, tip 2 diyabet, eklem problemleri, hormon dengesizlikleri, hatta bazı kanser türlerine yakalanma riskini bile artırmakta. Fiziksel sağlık etkilerinin yanı sıra psikolojik ve sosyal boyutlarıyla da kişinin hayat kalitesini derinden etkiliyor ne yazık ki.
Ve burada asıl altını çizmek istediğim konu şu: Sağlık profesyonelleri ve toplum olarak görevimiz, obeziteyi estetik bir konu değil, objektif sağlık kriterlerine dayanan, çözülmesi gereken medikal bir sorun olarak değerlendirmektir.
Sağlık Bilimi Perspektifinden Bakmak
Sağlıklı yaşama gönül vermiş bir fizyoterapist olarak klinik deneyimlerim şunu net bir şekilde ortaya koyuyor: Sağlık, estetik görünüşten bağımsız fakat fiziksel fonksiyonlar ve metabolik parametrelerle sıkı sıkıya ilişkili bir kavramdır. Kişinin kilosuna değil, sağlık parametrelerine odaklanmak esastır. Fakat obezitenin yarattığı fiziksel ve fizyolojik yükü yok saymak, kişinin sağlık kalitesine ciddi zarar verir.
Sağlıklı yaşam, dengeli beslenme ve düzenli fiziksel aktivite üzerine kurulur. Bu temel ilkeler göz ardı edilerek yapılan "beden olumlama" söylemleri, insanları uzun vadede sağlıksız yaşama teşvik edebilir ve ciddi sağlık sorunlarının ortaya çıkmasını hızlandırabilir. Dolayısıyla beden utandırmayı önlemek için sağlığı hiçe saymak, ciddi ve sonuçları tehlikeli bir hatadır.
Sonuç: Bilinçli Bir Yaklaşım Geliştirmek
Toplum olarak görevimiz, her türden beden yargısını durdurmak ama aynı zamanda insanları sağlık konusunda bilinçlendirmek ve doğru bilginin yayılmasına katkıda bulunmaktır. Sağlık profesyonelleri olarak bizim sorumluluğumuz ise hastalarımıza ve danışanlarımıza bedenlerinden utanmadan fakat sağlık risklerini göz ardı etmeden yaşamaları için gerekli araçları ve bilgileri sunmaktır.
Beden olumlamayı sağlığın ihmal edildiği bir noktaya taşımadan, insanların hem fiziksel hem de psikolojik olarak kendilerini iyi hissettikleri bir yaşam tarzını benimsemelerine yardımcı olabiliriz. Bunu yaparken, objektif ve bilimsel gerçekleri sıcak, samimi fakat açık bir şekilde ifade etmemiz kritik önem taşımaktadır.
Unutmayalım ki sağlıklı yaşamı teşvik etmek, estetik kaygılarla değil, yaşam kalitesiyle ilgilidir. Sağlıklı beden, kişinin hayatla daha dengeli, mutlu ve doyumlu bir ilişki kurmasını sağlar. İşte tam da bu yüzden, obeziteyi sağlıklı bir yaşam için çözülmesi gereken bir sağlık sorunu olarak görmekte, beden utandırmaya karşı olduğumuz kadar hassas ve kararlı olmalıyız.