Shipbrokers*

Bir zamanlar benim de içinde bulunduğum denizde yük taşımacılığın ayrılmaz parçası olan shipbroker olmayı seçmiş insanlar denizcilik camiası dışında pek bilinmezler. Kimdir, ne yapar, nasıl bir kariyerdir istese de ne yaptığını anlatmakta çok zorlanabilir.

 *Gemi ve yük aracılık hizmetleri verenler

İthalat ve ihracatın gerçekleşmesi konu ürünlerin bir noktadan diğerine taşınması ile gerçekleşir elbette ve bunda da en büyük pay yük gemilerindedir. (Cargo vessels). Bir tarafta gemiler vardır taşıyacak yük arayan, diğer tarafta da yük sahipleri vardır ürününü taşıyacak gemi arayan. Gazetede küçük ilanlara bakacak değiller herhalde, peki ne yapacaklar? Bingo! Bildiniz, shipbroker kişi ya da firmaları arayarak yük ve gemi bulmalarını talep edeceklerdir. Bir de gemi alım-satım (ship sale and purchase) brokerleri olduğunu da bir yere not edebilirsiniz. 

Çok kısa olarak shipbrokerler, konusunda uzmanlaşmış aracılar ve müzakerecilerdir, her karakterde, yapıda insanı tanıyan, tarafların menfaatlerini koruyan, onları güvende ve mutlu hissettirendir. İstisnai taşıma kontratları dışında hukuken sorumlu olmasa da kendinde tüm sorumluluğu içinde taşıyandır.

Edward Lloyd (1648-1713) isimli bir İngiliz 1688 yılında İngiltere’de açtığı kahvehane (Lloyd’s Coffee House) deniz taşımacılığının ilk sigorta poliçelerinin düzenlendiği ve zamanla deniz taşımacılığındaki taşıma kontratlarının doğup geliştiği yer olmuştur. Belki de bu nedenle bugün bütün dünyada deniz taşımacılığına ilişkin tüm literatüre, kontratlar, dokumanlar, her türlü evrak, kağıt ve kullanılan kısaltmalar için tek bir dil vardır o da İngilizcedir. Bir kısmının da Türkçe tek kelime ile karşılığını bulmak çok zor.

Shipbroker olmak için herhangi bir diploma gerekmiyor. Güçlü bir zekaya sahip olan lise mezunu, lisansüstü master derecesi olan biri kadar kolay bu işi yapabilir. Tabii ki deniz yolu ile yük taşımacılığının ticari yönünü bilen, gemilerde görev almış ya da gemi ve kiracı (yük sahibi) operasyonlarında görev almış kişiler çok daha iyi olabilir ve kısa zamanda başarı gösterebilir.

Bunlar klasik görüş yansımaları, kanımca ve tecrübelerime dayanarak diyebilirim ki iyi bir shipbroker olabilmek için iyi derecede İngilizce bilme (anlama, yazma, konuşma), Deniz Ticaret Hukukuna vakıf, deniz yolu ile taşımacılığa ilişkin tüm genel kontratları bilmesi, çok iyi değerlendirmesi ve hızlı zekaya sahip, karakter sahibi, sorumluluk duygusu olan, enerjik, dürüst ve aynı zamanda sakin kişiliğe sahip, 7/24 çalışma stresine mukavim olmak gerekir.

Gemi sahipleri veya işletenlerine armatör (owners), yük sahibi veya adına hareket edenlere de kiracılar (charterers). Kira mukavelelerine de genelde charter party denilir. Burada sadece basitçe birkaç satırla ne nedir aktarmak istedim, yoksa bir ömür yetmeyebilir denizcilik (shipping) konusunda tam bilgi ve tecrübeye sahip olmak için. 

Yabancı terimlere nokta koyup shipbroker olan kişilerin davranışlarını, taktiklerini, tarafları nasıl memnun edecekleri, güvende hissettirecekleri ve biraz da yaşanmışlıklardan esprili anılarla konuya neşe ve tat vermeye çalışalım.

Shipbrokerin karşısına binbir çeşit insan çıkar, her birine hoşlanacağı şerbet ikram etmeli ki pazarlıklarla devam eden müzakerelerde her iki tarafı memnun ederek sonuca ulaşmalı, işi bağlamalıdır. Kimini türkü bara götürürsün, kimini Eyüb Sultan’a, kimi İngilizce konuşulan bir kulübe götürülmek ister, kimisi de Sultanahmet’te gezdirilmek. 

Her şeyden önce seçeceğin, iş yapacağın armatör, gemi işleten, kiracı ve paslaşacağın shipbrokerler son derece güvenli ve dürüst olmalıdır. Yoksa bir gün Mersin limanından yüklediğin nohutlar Hindistan yerine Lübnan’a gittiğini duyabilir, ofisinde özel sarıklı Hintli alıcılar doluvermiş. Bir başka gün gemi limana gelmiş yanaşmıştır ama kiracı/yükleyiciler kayıplara karışmıştır, ara ki bulasın. İstisnalar hariç Kuzey Avrupa insanları genelde çok daha güvenli oluyor, Akdeniz’in tuzlu suyuna dikkat!  

Gemi yolda arıza yapmış ya da fırtınadan gecikmiştir, ya da limana varmıştır tam ohh derken yükleme boşaltmada sorunlar çıkmıştır. Arar seni gemi işleteni kiracı için söylemediğini bırakmaz, sen döner ararsın kiracıyı armatörün ne kadar anlayışlı olduğunu söyleyerek işi tatlıya bağlatırsın. Tüm tarafların sert çıkışların, karşı taraf için sarf ettiği akıl almaz sözleri de absorbe ederek, süzerekten güzel şeyler aktarabilecek profesyonel yapıya sahip olmalısın.

Derin uykudasın gecenin ilerleyen saatlerinde telefonda gemi kaptanı makine arıza yaptı yükleme limanına gidemem der, bunu duyacak kiracı da limana getirdim yükleri deyip küplere binecektir, ara yol bulacaksın her iki tarafı tatmin edecek.

Taraflardan biri şikayette bulunan yazı göndermiştir, gemi nerede gelmedi, akreditifin vadesi sona eriyor gibi gibi. Haklı da, ne yapacaksın, biliyorsun ki gemi sahibi iyi niyetli varacak geç de olsa, uzun müzakerelerden sonra bağlamış olduğun işi de kaybetmek de istemiyorsun. Bir güzel cevap döşenirsin, belki de iki sayfa. Önce serzenişte bulunan tarafı bir güzel metheder, yükseltir, değerli olduğunu hissettirirsin, zaten tüm taraflar değerlidir ve değerli olmalıdır senin için bir broker olaraktan, kişi okurken güzelce gevşer, sonra söyleyeceğini söylersin vereceğin haberler hoşuna gitmese de, fark etmez, yumuşak bir cevap alırsın genelde.

Verecek cevabın yoksa, karşı tarafı haklı da görürsen, yine iki sayfa yazarsın, başka aynı usulle, yine sayfalar dolusu, alıp ta okuyan kişi çok şey yazmış ama ne yazmış der, kusuru nerede ise kendinde görür.

Seksenli yılların ikinci yarısı, İskenderun limanına gelen demir mamulleri karadan Irak’a gönderilerek ülkeye katma değer kazandırılmaktadır. Bir gün kiracılar ile gittik limana, gemi limanda, ama boşaltacağı kamyon tek tük geliyor, kiracı sürastarya denilen gecikme cezasına maruz kalacak. Kara taşıma organizasyonunu üstlenen firma yetkilileri ile toplantıdayız. Tam çözümsüzlük hakim iken en yetkili kişi söz aldı.“- duyum aldım Van’dan kamyonlar yola çıkmış” dediği anda sinirler boşaldı ve durdurulamaz gülme krizi başladı. Van nire Mersin nire.! Hala daha kullandığımız espridir yeri geldiğinde Van’dan kamyonlar yola çıktı diye. 

Müzakerelerde en uyuşması zor madde, onlarcası arasında, navlunun (taşıma birim fiyatı) ne olacağıdır. Armatör ve kiracı fiyat teklifleri arasında uçurum da olsa fark etmez bir yerde buluşturmak için pes etmek yok. Teklifler yakınlaşınca bilinmeli ki kiracı da armatör de navlunda jest yapılmasını ister karşı taraftan. İşte o an geldiğinde jest yapılacak meblağ senin elinde olmalıdır. Armatörün teklifini kiracıya iletirken meblağı yükseltecek, kiracının karşı teklifin armatöre iletirken meblağı düşük tutarak pazarlık ve jest payını elde tutacaksın. Son noktada o elinde tuttuğun 25, 50 cent gibi rakamları son anda elde etmiş muzaffer broker olarak taraflarda memnuniyet ve bağımlılık yaratırsın.

Bir de gemi alım satım (Sale and Purchase) brokerinin sözlerine kulak verelim. “Bilindiği gibi snp brokerin hedefi gemiler satmak ve almaktır. Sahiplerinin kararlarını çok fazla etkileyebileceğimi sanmıyorum. Mamafih dünya genelinde mümkün olan en iyi alternatifi hem satıcı hem alıcı için kendilerine sunabiliriz.

Zor bir görev ve çok rekabet var ama oyundan hoşlananlar için eğlenceli de olabilir”  

Yazımı iyi bir denizci, Talip Özcengiz’in, Deniz Kartalı sitesindeki 22.11.2020 tarihli yazısından alıntılarla bitirmek isterim;

“Deniz hiçbir zaman şakaya gelmez. Eğer ömrünün sonuna kadar geceleri yatağında dönüp durmak istemiyorsan vicdanın her zaman rahat olacak şekilde yaşamalı ve yaşatmalısın. Kaptan Günay salman, Tankercilik adlı kitabının ön sözünde, denizcilik yüzlerce, hatta binlerce yılda biriken örf, adet ve geleneklerin toplamıdır demiştir.

Denizciliğin içinden örf, adet ve gelenekleri çıkardığınız zaman elinizde bir avuç su kalır sadece, o da elinizden kayar gider ve geriye kocaman bir hiç kalır.”

Fethi Denizmen

23 Kasım 2020

Heybeliada

İlgi duyanlar için:

https://www.marineinsight.com/careers-2/how-to-become-a-shipbroker-everything-you-wanted-to-know/

Yorumlar
Kalan Karakter 800
Güven Tangöze
Satırlarını okudukça aldın beni 25-30 sene geriye ve müştereken paylaştığımız ve 20 senemizi aynı ofis odasında geçirdiğimiz günler sinema şeridi gibi gözümün onunde canlanıverdi. Hatırlarsan, bağlantı yaparken hiç pürüz çıkmadığında "bu iş çok kolay oldu hiç çapariz çıkmadı" diye işkillenirdik.Birde yabancı bir devletin büyük bir buğday taşıma ihalesini kazanmış ve gerekli gemi bağlantılarını yapmıs fakat gemi şirketi sözünde durmadığından dolayı ihalenin cezasız atlatabilmemiz için sabahlara kadar neler yaşadığız aklıma geldi.Hatıraları yazsak roman olur tereddütsüz.
Lütfü Alpturer
Güzel bir mesleki yazı her meslekte zorluk vardır hani ekmek aslanın ağzında derler ya o hesap gene bahsettiğiniz meslek eğlenceli turistik mekanları müşterilere gezdiriyorsunuzda benim aklıma gelen bu denizciler haftalarca aylarca ge mide denizde ya sizden eskort isterlerse ne yapıyorsunuz velhasıl zor iş Allah kolaylık versin
Behcet Tuysuzoglu
Cok guzel ozetlemissin Hic unutmam Ben kendi sirketimi New Jersey’de kurdugum da , bir gun Mr. Caufeild Bana geldi ve dediki sen bu isi yapamassin, Ben sok oldum, ne diyorsunuz Ben bu isi cok seviyorum ve severek yapiyorum, siz beni iyi taniyorsunuz dedim Dondu bana dediki, evladim, Sen NY da container uzerine oturuyorsun, istanbul a kadar gidip teslim edip geri geliyor sun .
Melih Hundur
Az bildiğim bir alanda çok aydınlandım. Yazı aktı bitti gene. Teşekkür ederim.
Cemal Calimer
Güzel ve ilginc bir meslek güzel ve espirili bir dille anlatılmış yazı kendini okutuyor kutlarım.