Neden Hep Bir Arayış ve Bekleyiş İçindeyiz? - 20.07.2015

Yazar: Ceyda Tümen Hep bir arayış, koşturmaca, bekleyiş, tatminsizlik. Mutluluk orada bir yerde (olmalı), ama biz ona bir türlü ulaşamıyoruz. Çok çaba gösterip yoruluyoruz. Hem de çok. Kolumuzu kaldıracak gücümüz kalmıyor. Bazen büyük umutsuzluklara kapılıyoruz, depresyon dedikleri. Bu en kötüsü. Sonra gelsin terapistler, antidepresanlar...

Yazar: Ceyda Tümen

Hep bir arayış, koşturmaca, bekleyiş, tatminsizlik. Mutluluk orada bir yerde (olmalı), ama biz ona bir türlü ulaşamıyoruz. Çok çaba gösterip yoruluyoruz. Hem de çok. Kolumuzu kaldıracak gücümüz kalmıyor. Bazen büyük umutsuzluklara kapılıyoruz, depresyon dedikleri. Bu en kötüsü. Sonra gelsin terapistler, antidepresanlar, kendimizi alışverişe vurmalar, estetik ameliyatlar vs. Oysa her zaman umut var. Ama adım atmak gerekiyor. Başka yerlere değil, kendi içimize doğru.




Aslında mutlu olacağız ama

  • Bir sevgilimiz olursa...

  • Arkadaşlarımız bizi partiye çağırırsa...

  • Patronumuz raporumuzu beğenirse...

  • Daha yüksek maaşlı bir işe geçersek...

  • Daha büyük eve taşınırsak...

  • Ailemiz bizimle gurur duyarsa...


Sessiz fakat tehlikeli varsayımlarımız...
Depresyon hakkında yazılmış en faydalı kitaplar arasında gösterilen “İyi Hissetmek” kitabında psikiyatrist David Burns mutluluğu dışarıda arayışlarımızın ardında bazı sessiz varsayımlarımız, kişisel değerlerimizi tanımladığımız bazı denklemler olduğunu söylüyor. İşte bunlara örnekler:

  • Biri beni eleştirirse bu bende ciddi eksiklikler olduğunu gösterir.

  • Mutlu olmak için mutlaka bir sevgilim olmalı. Yoksa hayat anlamsız.

  • İşim olmazsa ben bir hiçim.

  • Değerim başardıklarımla (veya sahip olduklarımla) orantılıdır.


Vb...

Bu sessiz fakat son derece zararlı varsayımlar bizi bağımlı kişilere dönüştürüyor. Bu bağımlılıklar kişiden kişiye farklı seviyelerde oluyor. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

  • Onay bağımlılığı

  • Sevgi bağımlılığı

  • Başarı bağımlılığı

  • Mükemmelik bağımlılığı


Sessiz Varsayımların Sakıncaları

  • Mutluluğumuz kontrolümüz dışındaki kişilere/şeylere (sevgili, iş, başarı vs.) bağlı hale gelir.

  • Bunlardan yoksun kaldığımızda acı ve dalgalanmalar yaşarız.

  • Hem kendimizi hem sevdiklerimizi üzer yorar, hayattan keyif alma ve mutlu olma fırsatlarını kaçırırız.

  • Bağımlısı olduğumuz kişiler/şeyler için olmadık davranışlarda bulunabilir, kendimizi zor durumlara sokabiliriz.

  • Zaaflarımızı fark eden insanlar tarafından kolaylıkla manipule edilebilir hale geliriz.


Sezziz Varsayımları Yenmek
Tahmin ettiğiniz üzere bu sessiz varsayımların sebebi özgüven ve özsevgi eksikliği, içimizde yer etmiş değersizlik inancı ve geçmeyen yalnızlık hissi gibi olumsuz düşünce ve duygular. Sebepleri belki çocukluğumuzda maruz kaldığımız yoksunluklar, kırgınlıklar. Bazılarının yanlış anlamalarımızdan kaynaklandığı söyleniyor.

Dr. Burns’ün önerdiği çalışmalar

  • Öncelikle zarar verici varsayımlarımızı bulmamız gerekiyor. Yaşadığımız üzüntüler, kısırdöngüler, kendimizi eksik hissedişlerimiz, arayışlarımız, bekleyişlerimiz neden kaynaklanıyor, bunlara açık yüreklilikle bakmalıyız. (Kitapta bununla ilgili güzel bir test var.)

  • Otomatik Düşünceler-Mantıklı Yanıtlar çift sütun çalışması yapabiliriz.

  • Varsayımlarımızla ilgili fayda-zarar analizi yapabiliriz.

  • Kendi başımıza bizi mutlu eden aktiviteler yapabiliriz. Bu bizi mutluluğu belli kişilere bağlamaktan kurtaracak.


Bir de mutluluk defteri tutabiliriz. Buraya şükretmemiz gerekenleri , “iyiki de yaptım” dediklerimizi (kendine onay), kendi kendimize yapıp mutlu olduğumuz şeyleri yazabiliriz. Yazmak önemli. Sadece pozitif şeylerin yazıldığı bir günlük tutmanın insanlara çok iyi geldiğini gösteren araştırmalar var.

Yeni Varsayımlar
Hedefimiz yeni varsayımlar yapmak, olumsuz düşünme ve konuşma alışkanlıklarımızı değiştirmek olmalı.

  • Tek başıma da yapmaktan zevk aldığım bir sürü aktivite var.

  • Birlikte çok keyifli vakit geçirdiğim arkadaşlarım ve akrabalarım var. Çok şanslıyım.

  • Yaptığım bir şeyi onaylayanlar da onaylamayanlar da olacaktır. Ancak bu genel bir durum değil.

  • Başarızlık insana mahsus. Deneme cesaretini göstermek, başarısızlıklardan ders çıkarmak, yılmamak önemli olan. Neticede başarısızlık riskini alanlar olmasa, değişip gelişemezdik.

  • Değerim, yaptığım işe, konumuma ya da sahip olduklarıma bağlı değil. Ben her durumda değerliyim.


Bu yeni varsayımlar, bizi bağımlı ve takıntılı arayış ve bekleyişlerden kurtaracak, kendimizi sevmemizin ve hayatımızdan keyif almamızın yolunu açacak.

Sevgiyle kalın.
Etiketler konuk yazarlar
Yorumlar
Kalan Karakter 800