Tek Tip Avatar
Çok kısa yazacağım. İstanbul'da iki mezuniyet, üstüne de güneş tepede uzun bir dönüş yolu derken kafam hayli durmuş vaziyette.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Paradurumu'na abone olun
Paradurumu'na Google News'te abone olun
Abone OlFütüristik bir korku filminden güncel bir sahne bugün hepimizin önünde. Dün bu saatlerde genç bir kadın anoreksiya nervoza hastalığından vefat etti. Dünyanın dört bir yanında milyonlarca sivil, çocuk, kadın ve yaşlı demeden en canavarca biçimde öldürülürken sosyal medyanın bir anlamda var ettiği, sonra ise determine ettiği bu genç kadının sonu nasıl değerlendirilmeli sorusuna yanıt bulmak ise kolay değil.
Dün önce küçük torunum (4 yaşında) Lena'nın, sonrasında ise büyük torunum (13 yaşında) Mavi'nin mezuniyetinde buna kendimce yanıtlar bulmaya çalıştım. Daha ziyade Mavi'nin mezuniyet töreninde, o, mezun olduğu okulun güzel bahçesinde akranları arasında dolaşırken gözlerimle ve kulaklarımla kendimce bir şeyler aradım.
Ortaokulu yeni bitiren 13-14 yaşındaki çocukların sahneye çıkan arkadaşları hakkında aralarında yaptıkları yorumlar, bahçede kendi aralarında yaptıkları konuşmaları, 40 yaşındaki yetişkinleri andıran yargılayan bakışlar, kurduklarına emin olduğum WhatsApp grupları ve içeriği mesajlaşmalar... Kahir ekseriyetle 'diğer' arkadaşlarının ne kadar şişman veya zayıf, saçının ne kadar şöyle veya böyle, kıyafetinin ne kadar bilmem ne, burnunun ne kadar uzun, çirkin vesaire olduğu üzerine konuşuyorlar. Bu konuşmaların muhataplarına yansımadığını düşünmek elbette imkansız.
Birer kayıt ve davranış örnekleme makinesi olan çocukların bu sohbet biçimini 'kaptıkları' yeri belki de hepimiz iyice bir düşünmeliyiz. Sosyal medyanın (muhtemelen kendince zararsız) dedikodu sohbetlerini büyük bir amplifikatör gibi yükselttiğini de bence iyice fark etmeliyiz. Her biri kendince o yönüyle olmasa bile bu yönüyle başarılı, bir yanıyla olmasa diğer yanıyla güzel veya yakışıklı, en önemlisi bütünüyle kendine has çocuklarımızı fiziksel ve/ veya akademik standartlaştırma, standarttan sapanı acımasızca yargılama ve taşlama zincirinden kurtarmalıyız.
Çocuklardaki davranışları telkinle değiştiremezsiniz. Fosur fosur sigara içen bir ebeveyn sigaranın zararları konusunda ne kadar öğüt verirse versin çocuk bunu dinlemez. Kitap okumayan bir ebeveyn ne kadar telkin ederse etsin, çocuk kitap okuma alışkanlığını öyle kolay kolay edinmez. Eleştiri üslubu da böyledir. Sohbetler için konu seçimi yapmak da böyledir. Sosyal medyanın kullanımı da böyledir. Ekran süresi de...
Önümüzdeki iki ayın her bir anne ve her bir baba için ciddi birer düşünme ve pratiğe dökme fırsatı olmasını dilerim.
Sofraların nasihatle değil neş'eyle dolu olmasını, nasihatin bizzat davranışlarla aktarılmasını dilerim.
Çocuklarımız çok yalnızlar. Sosyal medyanın #reklam standartları bu yeni dünyayı fena sarmış. Çoğu daha şimdiden kaybolmuş.
Mutlu bir tatil, bolca düşünme, herkese iyi yolculuklar, mutlu haftalar...
* * *