Kara Veba: Bir Mikrop Tarihin Akışını Nasıl Değiştirir?

İnsanın yaşamı boyunca başına gelebilecek en büyük felaketlerden biri salgın hastalıklar. Bir anda bütün hayatımızı değiştiren, sevdiklerimizle aramıza mesafeler koyan, hatta en yakınımızı bile bir tehdit hâline getirebilen bu görünmez düşmanları COVID sayesinde çok iyi tanıdık.

Ama dünya, aslında tarihte buna benzer salgınları defalarca yaşadı...

Ben de bu hafta tarihteki salgınları araştırırken karşıma çıkan ve ismini hep duyduğumuz, ama pek de bilmediğimiz şu meşhur “Kara Veba”yı ele aldım. Açıkçası ilk başta bu hastalığın neden tarihteki diğer salgınlardan bu kadar farklı olduğunu pek anlamamıştım. Ancak araştırırken fark ettim ki bir mikroorganizmanın yaratabileceği etki yalnızca sağlıkla sınırlı değilmiş. Ekonomiyi, sanatı, bilimi, dini ve hatta toplumsal düzeni bile altüst edebilirmiş.

Öncelikle, Kara Veba’nın nasıl bir hastalık olduğundan biraz bahsedeyim. Hastalığa sebep olan bakteri, pireler yoluyla insana geçen ve ismi "Yersinia pestis" olan bir bakteri. İsim biraz tuhaf, değil mi? Aslında bu ismi ona veren kişi, bakteriyi keşfeden İsviçreli doktor Alexandre Yersin. Keşfediliş tarihi ise oldukça geç bir zaman: 1894 yılı. Bu tarih neden önemli derseniz, ilk büyük veba salgınının M.S. 541 yılında, ikinci ve en büyük salgının (yani Kara Veba’nın) ise 1347 yılında ortaya çıktığını düşününce, insanlık yaklaşık 1300 yıl boyunca kendisine musallat olan bu mikroorganizmanın ne olduğunu, nasıl yayıldığını bilememiş. Belki de bu bilinmezlik, hastalığın yarattığı korkuyu daha da artırmış.

Kara Veba, 1347 yılında Kırım'daki Moğol kuşatmasından kaçan Ceneviz gemileriyle Sicilya’ya gelmiş. Oradan tüm Avrupa’ya yayılması çok uzun sürmemiş ve kıtanın yarısından fazlasını silip süpürmüş. Öyle ki, bazı bölgelerde insanların %70’i hayatını kaybetmiş. Dönemin İtalyan yazarlarından Giovanni Boccaccio’nun tarif ettiği sahneler ise korkunç:

“Analar çocuklarını, kocalar eşlerini terk etti; dostluk ve komşuluk ilişkileri yok oldu.”

Bu kadar ani ve büyük ölümler karşısında insanların hayatı algılama biçimleri de tamamen değişmiş. Ölüm, artık uzak bir olasılık değil, her gün kapıyı çalan bir gerçek olmuş. Bu durum insanların sanatına da yansımış. O dönem Avrupası'nda sanat eserleri, rengârenk cennet sahnelerinden çok, koyu, kasvetli ve ölümün kendisini betimleyen bir havaya bürünmüş. "Dans Macabre", yani “Ölüm Dansı” olarak bilinen figürler, herkesin bir gün öleceğini, ölüm karşısında kralın da köylünün de eşit olduğunu anlatmaya çalışmış. "Memento mori" yani "ölümü hatırla" motifi, insanlar için günlük bir uyarı haline gelmiş. Yani sanat aslında kolektif bir travmanın dışa vurumu olmuş.

Kara Veba’nın etkisi sadece sanatta kalmamış tabii. O dönemin insanları hastalıklardan korunmak için dua etmekten ve kiliselere sığınmaktan başka bir yöntem bilmiyorlarmış. Fakat salgınla birlikte din adamları da hastalanıp ölünce kilisenin gücü ve insanların dine olan güveni sarsılmış. Öyle ki, Papa VI. Clemens bile kendisini salgından koruyabilmek için günlerini bir ateş çemberi içinde geçiriyormuş. Bu ateş çemberinin sebebi de hastalığın kötü havadan, pis kokulardan yayıldığına inanılmasıymış.

Bu çaresizlik ortamında, dinin otoritesi ciddi anlamda sorgulanmaya başlamış. Üstelik papalığın Roma yerine Fransa’nın Avignon şehrinde olması da kiliseye karşı güven kaybını daha da artırmış. Bu durum ilerleyen yıllarda Avrupa’da yaşanacak reform hareketlerinin de ilk sinyallerini vermiş aslında.

Bir diğer ilginç etkisi ise ekonomide yaşanmış. Salgından önce Avrupa nüfusu hızla artmış, bu nedenle insanlar ormanları kesip yeni yerleşim yerleri açmış. Ayrıca o dönemde kara kedilerin şeytan olduğuna inanılarak çok fazla kedi öldürülmüş. Salgın başlayınca da veba taşıyan pirelerin yayıcısı olan fareleri kontrol altına almak için tekrar çok sayıda kedi doğaya salınmış. Böylece terk edilen tarlalar yeniden ormana dönmüş ve doğa kendisini kısa sürede toparlamış. Hatta atmosferdeki karbon oranı bile düşmüş. Bugün bizim COVID döneminde İstanbul’da yunusları görmemiz, Venedik kanallarında balıkların ortaya çıkması gibi durumlar aslında bu hikâyeyi hatırlatıyor bana.

İnsan kaybının yarattığı iş gücü eksikliği nedeniyle, kalan çalışanlar daha değerli hale gelmiş. Böylece çalışanların ücretleri artmış, feodal sistem zayıflamış, köylüler ve serfler özgürleşmiş. Serfler, o dönemde toprağa bağlı yaşayan modern köleler gibiymiş; veba sonrası dönemde ise ilk defa özgürleşmeye başlamışlar. İşte bu gelişmeler, günümüzdeki orta sınıfın ilk temellerini atmış.

Bilim de bu süreçte değişime uğramış. Hastalığın çözümünü bulamayan doktorlar, ilk defa hastalıkları gözlemleyerek anlamaya çalışmışlar. İnsanlar, cesetlere temas edenlerin hastalandığını fark etmiş ve ilk kez karantina uygulamışlar. Bugün kullandığımız “karantina” kelimesi, İtalyanca “quaranta giorni” yani “kırk gün” ifadesinden geliyormuş. Salgın döneminde gemiler 40 gün limanlarda bekletilmiş ve hastalığın yayılması önlenmeye çalışılmış.

Bir de gagalı doktorlar var tabii. Bugün Kara Veba ile özdeşleşmiş olsa da aslında bu doktorlar 17. yüzyıldaki salgınlarda ortaya çıkmış. Uzun gagalı maskelerin içine güzel kokulu bitkiler koyuyor, böylece kötü havadan korunduklarını düşünüyorlarmış. Siyah deri giysileri de pireleri uzak tutmak içinmiş. Halk için hem korkunun hem umudun simgesi olmuşlar.

Yani anlayacağınız görünmez bir bakterinin dünyanın kaderini değiştirmiş. Hümanizmin, modern tıbbın, orta sınıfın ve hatta doğanın kendini yenilemesinin arkasında bile bu görünmez canlılar yatıyor olabilir.

Ben araştırırken inanılmaz keyif aldım ve birçok yeni şey öğrendim. Umarım sizler de okurken hem keyif almış hem de merak etmişsindir.

Bilimin ışığında bir sonraki yazıda görüşmek üzere, sevgiler.

 

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Yorumlar
Kalan Karakter 800