Cemal Çalımer

info@paradurumu.tv
TÜM YAZILARI
Açlık mı, özgürlük mü? Kalabalıklar içinde yapayalnızdı insanlar. Acaba İnsanın gerçeği bu muydu, salt gerçek yalnızlık mıydı?... Bir yanda uzayıp giden Boğaziçi, diğer yanda beni sarmalayan Marmara ve tepemde dolaşan doymak bilmez martılar... Kadın ve toplum "İnsanoğlu tarihi boyunca gücün peşinde ve ona tapar olduğu için günümüzde de hala bu şuursuzluğun peşindedir. Başlangıçtaki ‘bilek gücü’ günümüzde acımasız ‘PARA-GÜCÜ’ne dönüşmüştür..." 30 Ağustoslar! “Bir gün, Birinci Cihan Harbi’nden sonra Ortadoğu’da kurulan suni devletlerin halkları ayaklanacaktır...'' Bastığımız toprak! "Üzerine bastığımız toprak, soluklandığımız hava, özgürlüğümüzü haykırdığımız gökyüzü, yemişini meyvesini yediğimiz ağaçlar, nimetlerinden yararlandığımız ormanlar, bereketin fışkırdığı denizler ve üstünde güvenle gezindiğimiz yeryüzü meğer çok kıymetliymiş..." Kerkenez’in dünyası "Yaşam dediğin nedir ki? Koca koca dalgalarıyla bir umman. Dalgaların bir altında bir üstünde olur insan. Çocukluğumdan bu yana hep dalgalarla boğuştum. Bir altta, bir üstte kalaraktan..." Yoldaş! Cemal Çalımer yazdı "Kendimi bildim bileli sokaklardayım. Sokaklarda doğmuşum, sokaklarda yaşıyorum ve büyük bir olasılıkla da sokaklarda öleceğim. Çünkü ben bir sokak köpeğiyim."
Kadın! (Güç ve Sevgi) Hikâye, Yahudi Mitolojisi’nden esinlenerek kaleme alınmıştır... Deprem gerçeğinin ardından… İtalo Calvino’nun “Kesişen Yazgılar Şatosu” adlı kitabının İlk sözü; “Bekliyorum!” Son sözü ise; “Sık Bir Ormanın Ortasında Kalmışım” dır. Stendhal Bu Durumda Ne Yapardı? “Bir tür bireyciliktir bencillik.” Ali Rüstem Bey ‘İstanbul’un taşı toprağı altındır’ denerek kente günün her saatinde akın akın insan gelmektedir. Köy yerinde işsiz güçsüz dolaşanlar, ırgatlar, rençperler satıp savarak ya da borçlanarak, bu şehre atmıştır kendilerini…. Sırlarımız kutsalımızdır, aşklarımız da öyle! Razi Bey iki türlü yanıyordu; hem aşkından, hem de aşkının bilinmemesinden… İstasyon yazarı! Cemal Çalımer yazdı… Evimiz demiryolunun kenarındaydı. İki katlı ahşap bir evdi; atadan kalmaydı. Trenler gelip geçtikçe ev temelinden sarsılır, camı çerçevesi zıngırdardı... Varsıllık ve yoksulluk üstüne... Cemal Çalımer yazdı İnsandan gayri hiçbir canlı zengin olmayı düşünmez. İnsanı aç gözlü yapan insanın bu arzusudur. Birileri zengin olmak isteyince fakirlik de birilerinin kaderi olmaktadır. Prosta! Cemal Çalımer yazdı Hikâyenin kahramanlarının her ikisi de yaşlı olunca; anlatım karışıklığına ve algılama yanlışlarına yol açmamak bakımından; yaşça ileri, fakat görünümü diri olan yaşlıyı “Ense-kulak”; yaşça küçük, fakat yıpranmış ve kavruk olan ilk yaşlıyı ise “Kavruk” olarak adlandıracağım için çok üzgünüm... Felâtun Bey ve Gözlüğü (2) (İskenderiye Feneri) Esasen iki taneydiler; birini seyahatte kaybettim, biri de bu evde yok oldu. Benim gibi bir insanın başına gelsin bu, hayret doğrusu!