Kendine Hayranlık Nerede Başlar, Nerede Bozulur
İyi kişilik sahibi olmak aslında insan olmanın öncelikli ve belirgin özelliğidir desek de binbir çeşitte kişiliklerle karşılaşırız çevremizde.
Kendinize yaklaştırdığınız, sevmeye ve güvenmeye başladığınız yeni kişilikler her zaman sizin düşündüğünüz gibi çıkmayabilir, hatta hayal kırıklıkları da yaşatabilir size.
Bunların arasından bazıları dengesiz olma ve sizden yararlanma eğilimi taşır. Bu tiplerle yakınlık kurup da sonrasında fark ettiğinizde benlik duygularınızı desteklemek ve savunmak için başkalarından destek bulmanız gerekebilir. Bazen bu kimselerin gerçek kişiliklerini görmeniz uzun zaman alabilir.
Bakın bakalım, yakın çevrenizde dünyanın kendisi etrafında döndüğünü zanneden, kendini acayip beğenen, üstün gören, kimseyle iletişim kurmadan devamlı olarak ilgi bekleyen kişilik sahibi olan kimseler var mı diye...
Narcissus‘un Hikayesi ve Narsisistik Kişilik Bozukluğu
Antik Yunan mitolojisinde Narcissus tüm ölümlülerin en güzellerinden olacak şekilde büyüyecek ve geyik avcısı olacaktır. Bir yaz günü ormanda avlanırken bir pınar görür ve başını uzatıp susuzluğunu giderirken birden sudaki aksini görür. Kımıldamadan kendine bakan, içindeki ateşi tutuşturan, onu aşkla coşturan ve kendini arzulatan muhteşem bir güzelliktir gördüğü.
Narcissus yemeden içmeden kesilir. Günlerce sadece kendi aksine bakarak ona dokunmaya çalışır ve sonunda bedeni tükenir. Başını çayırlığa dayar ve gözlerini sonsuza dek kapar. Bedeni ise efsaneye göre nergis çiçeğine dönüşür
Narsisizm, toplumdaki bazı bireylerin yükseltilmiş özgüven ile kendilerini sürekli diğer insanlardan üstün görmesi şeklinde ortaya çıkan bir kişilik bozukluğudur. Ancak bu özellikleri gösteren tüm insanlarda kişilik bozukluğu olmayabilir. Narsisistik kişilik bozukluğu taşıyan bireylerin çoğunluğu yükseltilmiş özgüven ve kendilerine besledikleri çarpıtılmış hayranlık ile yaşamlarını sürdürürler.
Narsisistik kişilik bozukluğu olan kişiler manipüle edici davranışlar sergilerler. Kendi yetenek ve başarılarını abartıp, üstün görürler. Sürekli haklı çıkacakları ortamları yaratıp onaylanmak isterler. Övgü bekler ve bunun için baskı ortamı kurarlar, insanların kendine hizmet etme durumunda olduklarını varsayarlar. Suçu başkalarında bulma konusunda profesyonelerdir. En küçük eleştiri bile anlaşmazlığa, çatışmaya ve saldırgan davranışa dönüşebilir. Kendi çıkarları için agresif davranmaya eğilimlilerdir. İstedikleri şeyi elde etmek için yalan, hile ve hatta zorbalık yoluyla toplumsal normları ve ahlaki değerleri ihlal ederler.
Çocukluk ve Aile İçi İletişim
Gençlik ve daha ileri yaşlarda çeşitli evrelerden geçerken, çocukluk çağımızda yaşadıklarımızın yansımaları oluşan kişilikte ve davranışlarımızda görülmektedir. Psikologların görülen davranış ve kişilik bozukluklarını genelde çocukluk çağında yaşananlarda araştırması bundandır. Aile içi iletişimi çocuk için çok ciddi bir zaman yatırımı olarak görmek bu nedenle büyük önem taşımaktadır.
Bilgi toplumu eğitiminde, bilgiyi öğrenme ve uygulama, var olma ve birlikte yaşamayı öğrenmek önemlidir; bu beceriler bireyin topluma uyum sürecinde ve topluma katkıda bulunmasına yardımcı olmaktadır. Güçlü bir kişilik oluşumunda, iletişim becerisine sahip olmak, kişide sürekli başarı nedeniyle oluşacak aşırı güç olgusunu kaldırabilmeyi sağlayacaktır.
Gençlerin kendi kültürünün yanında evrensel değerlere sahip olmaları ve bilimsel, sosyal ve duygusal zekâsal becerilerinin yanında iletişim sanatını da iyi öğrenmeleri globalleşen dünyamızda büyük önem taşımakta olduğu izahtan varestedir.
Tanıdığınızı Zannetiğiniz Kişiler Olabilir Mi?
İnsanlara güç verildiğinde, sıklıkla başkalarının ne düşündüğüne daha kayıtsız kalırlar, kendi arzularını tatmin etme olasılıkları artar, diğer insanların düşünceleri hakkında daha zayıf yargıda bulunurlar – Robert I. Sutton (Amerikalı örgütsel psikoloğu ve yazar)
İnsanlar kendilerini güçlü hissettiklerinde 'kendilerini kontrol etmeye' çalışmayı bırakırlar. 'Güç oyunları' olarak düşündüğümüz şeyler hesaplanmış ve Makyavelist değildir; bunlar bilinçaltı düzeyde gerçekleşir. [Gücü ele geçirdiğimizde] çoğumuzu cesur ya da kötü davranışlardan alıkoyan iç düzenleyiciler genellikle azalır ya da yok olur. – Deborah H. Gruenfeld (Amerikalı sosyal psikolog)
Kişiliğin büyük oranda ailede şekillendiği düşünüldüğünde, aile içerisindeki iletişimin bireydeki birçok davranışın temelini oluşturmanın yanında, bireyin gelecekteki yerini belirlemesi açısından önemli olduğunu da vurgulamıştım.
Narsisist kişilik yapısına sahip kişilerin, kendilerini diğerlerinden üstün, özel ve seçilmiş görmesi, kibir duygusunu yani büyüklük duygusunu da yoğun yaşamasını beraberinde getirmektedir. Bu tip kişiliklerde görülen en belirgin özellikler; kendini aşırı beğenme, yalnızca kendi fikirlerini değerli kabul etme, başkalarının fikirlerine karşı iletişimi kapatma, yalan söyleme ve kendi yalanına inanma (mitomani), başarılarının kendinden geldiğini düşünmeleridir.
Duygunun belirli ölçüler çerçevesinde yaşanması insanın psikolojik gelişimi için önemlidir. Gurur, hırs ve kendini beğenme gibi duyguları da belirli ölçüler çerçevesinde yaşamak doğal ve önemli bir gereksinimdir. Fakat bu duygular belirli ölçüleri aştığı zaman kişiye ve çevresine zarar verebilen anormal davranışlara neden olabilir. Bu sendromun temelinde narsistik, antisosyal ve histrionik (bilinçaltında bastırılan duyguların dışa vurumu) kişilik bozuklukları bulunur.
Tedavisi var mıdır? Yok gibi görünüyor, ancak bireyin farkındalığını arttırarak çevresinden yardım talebinde bulunması ve davranışlarının bilincinde olması belki fayda sağlayabilir.
Siz hiç tanıdığınızı sandığınız bir kişinin zamanla sizi ne kadar yanılttığını fark ettiniz mi? Ve bu yazıda kendinizden bir şeyler ya da çevrenizden birini buldunuz mu?
19 Aralık 2024
Suadiye