Sizden Gelenler

Döneminin sanatçılarına ilham kaynağı olan gizemli kadın

"Yaşamının hemen her devresinde başta sürrealizm sanatçıları olmak üzere pek çok sanatçıya ilham perisi olmuştu Rus kökenli Helena Dmitrievna Diakonova ( 1894 – 1982 ). Bunlar arasında ünlü şair ve ressamlarda bulunuyordu..."

 Helena Dmitrievna Diakonova

Rastlantılar değiştirir mi başlıklı yazıma şöyle başlamışım;  “Ne dersiniz, rastlantılar hayatımızın akış yönünü değiştirir mi, yoksa o değişen yön bizim isteğimiz mi ya da sahip olduğumuz ilişkiler ağı ve alt yapımız mı hayatımızı isteğimize göre yön vermemizi mi sağlayan...”  Bugünkü yazıma konu olan kahramanımızın hayatını değiştiren nelerdi acaba, rastlantılar mı, kendi kıvrak zekası mı, yoksa aldığı iyi eğitim mi, karar sizin.  

Yaşamının hemen her devresinde başta sürrealizm sanatçıları olmak üzere pek çok sanatçıya ilham perisi olmuştu Rus kökenli Helena Dmitrievna Diakonova ( 1894 – 1982 ). Bunlar arasında ünlü şair ve ressamlarda bulunuyordu. Gizemli ve sezgileri son derece yüksek bir kadın olup sanatsal ve yaratıcı bir dehayı gördüğünde hemen fark ederek birçok entelektüel ve sanatçıyla ilişki kurmuştu.

11 Yaşında iken babasını kaybetmişse de annesi bir avukatla evlenir tekrar. Üvey  babası ile çok iyi bir ilişki kurmuş ve her daim ona teşekkür etmiştir kendisine sağladığı iyi bir eğitim nedeniyle de.

Helena’nın şansı, şiir ve edebiyata karşı yakın ilgisi olan, 19ncı yüzyıl ünlü Rus yazar ve şairlerinden Mihail Yuryeviç Lermontov şiirlerini okuyan, büyük Rus yazarlarını tanımasını sağlamaya çalışan entel bir üvey babaya sahip olmasıydı. Mükemmel bir öğrenci idi, çok zeki, çalışkan ve üstün dereceler elde eden.

Rusya’nın Kazan kentinde doğmuş, çocukluğu orada geçmişti, sonraları ailesinin daha rahat ve entelektüel çevrelerde yaşayacağı Moskova’ya taşınması ile hayatı giderek renklenmeye başlamıştı...

Aşkları (!) ve Evlilikleri

 Paul Eluard   ( 1895- 1952 )

Helena Dmitrievna Diakonova ilk gençlik yıllarının güzelliğini yaşarken, 17 yaşında tüberküloz şüphesi ile teşhis konulması ailesini hemen harekete geçirmiş, imkanlarını kullanarak , tedavisi için İsviçre Davos’ta Clavadel Sanatoryumuna  gönderilmişti.

Sanatoryumda yatış günleri kendisinin hayatını bambaşka yöne çevirecek, çok renkli yaşayacağı bir hayata kavuşturacaktı tanışmış olduğu bir Fransız genci sayesinde. Adına ister rastlantı deyin ister şansını kullanma, hayatın akışını bambaşka dünyalara götürüşünün başlangıcı olmuştu yaşadıkları.

Sene 1912, yaşıtı Fransız genç aynı sanatoryumda verem tedavisi görmekteydi,  Paul Eluard idi ismi, gerçeküstü Fransız şairi olarak tarihteki ünlüler arasında yer alacak olan. Tanıştığı Rus kızına Gala diye hitap etmeye başlamıştı “ hayatımın Galası” diyerekten.. Ruslar genelde her üç ismini yazışmalarda konuşmalarda tekrar ederler, sanırım kısaca tek bir isimle hitap etmek istemişti genç şair içinden gelen sevgi ve aşk duygusuyla.. Helena Dmitrievna Diakonova’da bu ismi çok benimsemiş olmalı ki tüm yaşamı boyunca bu isimle anılmış ve tanınmıştır.

1914 yılında her ikisi de sanatoryumdan taburcu edilir. Paul I. Dünya savaşının cephelerinde kendini bulurken Gala’sı Moskova’ya dönmüştür. Ayrılırlarken birbirlerine söz verirler tekrar bir arada olmak ve temasta kalma adına.

 Rusya’ya döndükten sonra Helena’nın tek bir düşüncesi vardı, gençlik aşkı olarak etkilendiği Fransız genç. Aynı duyguları yaşamaktaydı Paul. Ve bu duygular onları 1917’de evliliğe götürmüştü. Bir yıl sonra da Cecile adlı kızları dünyaya gelmişti.

Evlilik 1929’a kadar sürdü, bitiş nedeni ise bir “ deli dahi ressam, Salvador Dali ile tanışması olmuştu. Paul ile Paris’te yaşamlarını sürdürürken Dali bir film tanıtımı için Nisan 1929’da Paris’e gittiğinde, ilişkiler yumağı içerisinde, Paul Eluard ile tanıştırılır. Dali birkaç kişiye yazı geçirmek üzere İspanya, Costa Brava’nın en güzel sahil kasabası Cadaques’e davet ederken Paul Eluard’ı da davetliler arasında görmek ister. Yaz gelince bir grup sanatçı ile birlikte Paul Eluard ve eşi Gala, kızları Cecile’i de yanlarına alarak davete icabet eder ve bir müddet orada tatillerini geçirirler.

Paul için güzel bir tatildi denilebilir mi, sanmam, zira sevdiği kadın Gala, daha ilk tanışmalarında Salvador Dali’nın radarına girmişti bile. Ve o andan itibaren  Gala’nın biyografisi Dali’ninki ile bağlantılı olacaktı ve kendi sonsuzluğunda Dali’nin eşi ( ! ) olarak kalacaktı..      

Hayatımın Gala’sı dediği, Davos’ta bir sanatoryumda tanıştığı ve uzun yıllar hayatını paylaştığı Gala, bir tanıştırılma, bir davet sonunda elinden uçup gitmişti ünlü şair Paul Eluard’ın..

Max Ernst   ( 1891 – 1976 )

( Alman ressam, şair, heykeltraş, şair)

Gala, Paul Eluard ile evliliği sürecinde onunla bulunduğu bazı toplantılarda yanında olmuş, sanatçı çevrelerde kendini geliştirme fırsatı yakalamıştır. İşte bu buluşmalarından birinde, 1922’de tanıştığı Alman sanatçı Max Ernst ile 1924’e kadar süren bir ilişki yaşamıştır. Max Ernst bu sürede Gala’nın bir çok portresini yapmıştır.

Bu aralarda Gala da boş durmamış Fransız şair Rene Char ( 1907 – 1988 )  ve özellikle de Fransız yazar Rene Crevel ( 1900 – 1935 ) ile dostlukları da kayıtlara geçecek değerdeydi…!!!.

Salvador Dali   ( 1904 – 1989 )

( Katalan – İspanyol sürrealist ressam )

Helena Dmitrievna Diakonova, namı diğer Gala, kocası Paul ve kızı Cecile ile yaz tatilini geçirmek üzere gittikleri Cadaques’de kendisinden on yaş küçük, ev sahibi, Salvador Dali’yi kendisine aşık eder.

Ve beklenen netice hasıl olur, Gala 1929 yaz sonunda,  bir mektubunda ona “ sensiz, bir hiçim ben” diyen Paul Eluard’dan boşanır, kızını da unutarak birlikteliğini Salvador Dali ile sürdürmeye başlar. Bu birlikteliğini 1934’de,  kendisi için bir ömür boyu sürecek, evlilik ile taçlandırır. (evlendiklerinde Gala 40 Dali 30 yaşında idi )

Yaşadığı dönemin nerede ise çevresindeki tüm söz sahibi sanatçılarını anlaşılmaz bir büyü ile kendisine bağlayarak birlikte olmuş,  ihtiraslı, gözü kara ve istediğini alan Gala, “ deli dahi ressam “ olarak nitelendirilen Dali ile ilişkileri döneminde sürekli birileri ile takıldığı ve Dali’nin çılgınlığına katkısı olduğu söylenir.

Salvador Dali, çocukluk döneminde yaşadığı travma, ( o dönem yaygın olan frengiden korumak için babasının aldığı önlemler ) cinselliği ölümle bilinç altında kodlandırmış olması, dokunmak ve özellikle dokunulmaktan hoşlanmayışı, içinde yaşadığı çalkantılı dönemlerden olsa gerek, Gala ile yarım asırlık evliliği süresince de bir cinsellik yaşanmamış aralarında. Biraz da despot bir kişilik olan Gala ne zaman izin verirseDali o zaman Gala’yı ziyaret edebiliyor ve ne kadar izin verirse o kadar yanında olabiliyordu. Buna karşın Dali’nin çoğu eseri ve çalışmalarında ana figür hayranı ve aşkı Gala olmaktaydı.

Salvador Dali, Gala ile birlikte sanat eserleri yaratmaya devam etmiş, yaşadığı aşkın evrelerinde bir keresinde “Resimlerimi çoğunlukla senin kanınla yapıyorum Gala” demişti. Sonuç olarak Salvador, resimlerine her ikisinin de imzasını atmaya başlamıştı.

Dali, Gala’ya olan sevgisini mümkün olan her şekilde kanıtlaması gerektiğine inanıyordu. Bu yolda attığı en büyük adımlardan biri ona bir şato almak oldu. Görünüşe göre şato Gala için yeterli değildi. İlişkilerinde biraz daha “heyecana” ihtiyaç duyduğu için, Salvador’u evliliklerinde dışa açık bir model uygulamaya teşvik etti ve bu karar sonunda çiftin düzenli alemlere ev sahipliği yapmasıyla sonuçlandı! Hatta bu partilere dünyaca ünlü birçok ismin katıldığı da söylenir.

 Salvador Dali Ve Gala Dali

Gala ile Dali arasında aşk tam 50 yıl boyunca kesintisiz olarak sürdü Gala’nın ölümüne dek.

Gala Salvador Dali Vakfı'nın müze direktörü olan Montse Aguer Gala için şöyle der;  “gölgeler içinde kendini daha rahat hissediyordu ama aynı zamanda  bir efsane olmak istiyordu” .

Sadece bir ilham perisi değildi hayatına giren sanatçıların Gala’sı, O aynı zamanda sanatsal bir işbirlikçiydi. Dali için de sadece bir model ve ilham kaynağı olmanın ötesinde çalışmanın her parçasını tartışan, tavsiyeler ve fikirler veren, cesaretlendiren bir kişilikti.

Hayatının akışındaki olaylar ve rastlantıları kendi aklı, arzuları ve bencilliği yönünde kullanan, kısa sürede dikkatleri üzerine çeken, yakından tanınmak için merak uyandıran, enerjik bir kadının kısa hikayesini aksettirmek istedim. Dönemin ve hatta günümüzün en büyük sanatçıları ve onları bir şekilde büyüleyen bir kadın, Helena Dmitrievna Diakonova, çevresindeki sanatçıların Gala’sı.

Not:

Şair Paul Eluard’ın ses getiren şiirlerinden biri, Liberté – Özgürlük- Zülfü Livaneli tarafından “ Ey Özgürlük “ adıyla bestelenmiştir. Bu şiiri Almanya'nın İkinci Dünya Savaşı'nda Fransa'yı işgali üzerine 1942 yılında yazıp aynı yıl içerisinde "Poésie et Vérite" adlı derleme içerisinde yayımlanmıştır. .

Besteyi ve şiirin sözlerini İzleyebileceğiniz video:

30 Temmuz 2023

Heybeliada