Sizden Gelen Hikayeler

Yazar ve Müze Olmayı Bekleyen Köşkü

Sanatçının yaşadığı evi, eserlerini çıkardığı, çalışmalarını yaptığı ortamı gezip görmek, onun geçmişinde yaşadıklarını düşlemek, ruhsal dünyasını daha yakından hissetmek ve eserlerini yorumlayıp anlamak ancak müzeye dönüştürülen evler ile mümkün.

(Hüseyin Rahmi Gürpınar – Heybeliada)

Sanatçının yaşadığı evi, eserlerini çıkardığı, çalışmalarını yaptığı ortamı gezip görmek, onun geçmişinde yaşadıklarını düşlemek, ruhsal dünyasını daha yakından hissetmek ve eserlerini yorumlayıp anlamak ancak müzeye dönüştürülen evler ile mümkün.

Adalıların ve edebiyatseverlerin müze olmasını beklediği, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın yaşadığı köşk- Heybeliada

 (6 Mart Pazar günü – Köşke gidiş etkinliği)

Sanatçının müzeye dönüştürülen evi, kent ya da yöre için meraklılarını ve turistleri dahi kendine çeken kalıcı harika bir güzellik. Ayrıca ziyarete gelen sanatçılara yeni bir atmosfer ve ortamda zaman geçirmeleri için fırsat sunar. Kültürel ve sanatsal alışverişi destekler, deneyleri ve yeni fikirleri besler. Ve yeni çalışmaların ve araştırmaların geliştirilmesini destekler.

Dünyanın neresinde olursa olsun, ister büyük bir kent isterse küçük bir kasaba olsun orada bir sanatçı, yazar, müzisyen, ressam yaşamışsa, mutlaka kapısında içeri girmek için kuyruklar olur. Müzeye dönüştürülmüş evi görmenin, yaşanmışlığını hissetmenin heyecanıyla... Bırakın evi yaşadığı mahalle bile heyecan vericidir. Hiç unutmam, St. Petersburg’da otobüste gezerken rehber “Dostoevsky, solda gördüğünüz binaların arkasında yaşardı. Kumarda kaybettiği zamanlarda ise diğer yanda” dediğinde ürpermiş, heyecan sarmıştı benliğimi. Roman kahramanlarını, özellikle de “Suç ve Ceza” romanındaki Raskalnikov’u anımsadığımda...

İstanbul’un güzide yerlerinden Heybeliada’da yaşamış, edebiyatımıza sayısız eserler vermiş bir sanatçının evi de bugünlerde müze olmayı beklemekte.

Son yıllarda ada bisiklete binenlerle dolup taşmakta, özellikle havaların güzel olduğu zamanlarda yollarda yürürken çok dikkatli olmak zorunda kalıyorum. Profesyonel bisiklet yarışçıları hariç yokuş çıkanlara, tepelere tırmananlara rastlamadım. Aslında çoğunluk vitesli bisikletle, güya pedal çevirerek harmanlıyor adanın orman yollarını.

İskeleden orman girişine kadar hafif yokuşta bile bir kısım bisiklete binme heveslilerini yayan bir şekilde bisikletlerini yürütürken görüyorum. Niye mi anlattım bunları? Düşünün 48 yaşında bir adam, sene 1912, adaya yerleşiyor, evi tepelerde, şeytan arabası (!) pedalına basa basa gidip geliyor evine, belki de sele üstünde planlayaraktan yazacaklarını ömrünün sonlarına kadar.

Batı uygarlığının yaşantısını taklit ederken gülünç duruma düşen insanları anlattığı ilk romanı "Şık" yayınlanmaya başladığında daha 23 yaşındaydı. Adaya yerleşene kadar yaklaşık 10 roman yazmıştı ki bunlardan 1911 de yazdığı “Şıpsevdi” ona maddi olarak ada yolunu açmıştı.

Türk Edebiyatına, bugün müze olarak açılması istenen evinde, hepsi birbirinden değerli yaklaşık 35 roman ve 5 öykü hediye etmişti. Neler yazdığını merak edenler bu linkten görebilir. 

Hüseyin Rahmi Gürpınar Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri (turkedebiyati.org)

Heybeliada iskeleden çıkıp Refah Şehitleri Caddesi'nden yürümeye başladınız mı biraz sonra solda bahçe içerisinde yeni restore edilmiş bir bina görürsünüz. Adalıların anılarında yaşattığı İlkokulları uzun yıllar sonra bugünün Heybeliada Kütüphanesi oldu. Geçerken uğrayıp, gezebilirsiniz. Yola devam ederseniz Macellan’ın dünya turu gibi başladığınız yere yani tekrar vapur iskelesine varırsınız. Temponuza göre yaklaşık 60-90 dakika arasında, güzel keyifli bir anı olarak da kalır. Belleğinize bol oksijenli, çam ve deniz havası yerleştirerek.

Heybeliada Kütüphanesi

Caddeye adını verdiren üzücü olay... Cumhuriyet Gazetesi - 27 Haziran 1941

Etkinlik Çağrısı: 6 Mart Pazar saat 14;00 Heybeliada

23 Şubat 2022

Suadiye / Heybeliada

Kaynak:

*Gürpınar’ın köşkü ‘şıp’ diye müze olmalı (karar.com)

*facebook

*change.org