Sizden Gelen Hikayeler

Marzipan, Szentendre ve Knidos

Badem ezmesi çok sevdiğim tatlardan biridir. İstanbul Bebek semtine ne zaman gitsem aklım takılır, almak isterdim en popüler badem ezmecisinden.

Badem ezmesi çok sevdiğim tatlardan biridir. İstanbul Bebek semtine ne zaman gitsem aklım takılır, almak isterdim en popüler badem ezmecisinden.

Bademi nasıl eziyorlar, içine neler katıp da bu lezzete ulaşıyorlar… Sanırım her yapımcının kendi sırrı var. Yazı sonundaki alıntı öyküyü, okuduktan sonra da gerçekten bir sırrı olduğunu düşünebilirsiniz.

Badem ezmesine Marzipan dendiğinde son yıllarda seyahat ettiğimiz Macaristan gezimiz de öğrendim. Budapeşte’den banliyö treniyle 40 dakikalık mesafede çok şirin bir kasaba var, adı Szentendre. Havanın güzel olduğu bir güne de rastlarsanız kasabada dolaşmak, bir yelerde oturup vakit geçirmek, biraz atıştırmak, kahve keyfi yapmak güzel bir gün geçirmek için gitmeye değer. Biz şanslıydık, ocak ayına rağmen güzel hava vardı o gün.

Özellikle de küçük şirin, badem ezmesinden heykel yapılan Marzipan Müze’sini gezmek unutulmazlarınız arasına girebilir.

 

Szabó-Szamos Marzipan Museum - Szentendre Culture - Cultural life of Szentendre (budapest.com)

Macarların şekerleme endüstrisinin tarihteki iki büyük şahsiyeti, Matyas Szamos ve Karoly Szabo, atölye ve bilgilerinin burada birleştiği görülür. Zemin katta badem ezmesi ürünleri ve hamur işleri alınabiliyor. Yazları çeşitlilik artıyormuş.

Marzipan Müzesi, ürün çalışması esnasında çektiğim fotoğraf...

3 Ocak 2016

Sanatseverler için Szentendre ziyaret edenlere galeriler ve kendi çapında müzeler sunmakta. Kasaba tarih boyunca ünlü Macar sanatçılarına ev sahipliği yapmış.

The marzipan museum in Szentendre — Steemit sitesinde daha fazla bilgi ve ürün fotoğrafları görebilirsiniz.

 

Marzipan Müzesi'nde ilgimi çeken bir köşe.

Fotoğraf: Fethi Denizmen

Szentendre’de her sokakta ufak sanat galerilerine, müze ve el sanatları atölyesine rastlayabilirsiniz. Marzipan Müzesi dışında, küçük ölçekte sanat, tokaji, çeşitli müzeler, retro tasarım merkezi, sokaklarında ve vitrinlerinde alışveriş imkanları, kafeler, pastaneler ve dondurmacılarla vaktin nasıl geçtiğini anlamazsınız bile.

Szentendre Culture – Cultural life of Szentendre – Culture in Szentendre, Hungary (budapest.com)

Marzipan Müzesi

Fotoğraf: Fethi Denizmen

İşte badem ezmesinin masal tadında öyküsü:

Birinci Haçlı Seferi sırasında 1098’de Antakya Kalesi, haçlılar tarafından fethedildiğinde ele geçen esirlerden birinin Selçuklu emiri Yağı-Sayan’ın aşçısı Bargu Beg olduğu anlaşılır. 130 kiloluk cüssesi ve boğazına düşkünlüğü ile ünlü Amalfi Kontu Anselmus, Bargu Beg’den kendisine bir yemek hazırlamasını eğer hoşuna giderse onu serbest bırakacağını söyler.

Aşçının hazırladığı tatlı o kadar hoşuna gider ki serbest kalması için ikinci bir şart olarak tarifini de uşağı Giacomo Amaretto’ya öğretmesini şart koşar. Bu enfes tatlı sedefi parıltısı ve baş döndürücü kokusuyla badem ezmesidir. Bargu Beg bademden nasıl ezme yapılacağını Amaretto’ya öğretir ve özgürlüğünü elde eder.

Fakat Kont henüz Amaretto’nun hazırladığı tatlıyı yiyemeden, Antakya’yı geri almak için Müslümanların başlattığı kuşatmada öldürülür. Efendisi ölen Amaretto ülkesine döner ve badem ezmesi reçetesini de yanında götürür.

Amalfi’de badem ezmesi üretip satmaya başlar. Yaptığı tatlı beğenilse de umduğu ilgiyi görmez bir türlü. Ölüm döşeğinde oğlu Gennaro’ya itiraf eder, tatlıda bir şeyler eksiktir. Ama ne olduğunu bilmemektedir. Vasiyet olarak Anadolu’ya gidip eksik olan ne ise bulmasını ister.

Gennaro babasından 50 yıl sonra badem ezmesinin sırrını bulmak üzere yollara düşer. Yıllarca iz sürerek, herkese sorarak Bargu Beg’e ulaşır. Kocamış, dünya işlerinden elini eteğini çekmiş Bargu Beg yıllar sonra karşısında yine ezmenin sırrını isteyen bir yabancı görünce öfkelenir önce. “Babana verdik sırrı daha ne istersin?” diye çıkışır. Gennaro günlerce kapısında yatar, yalvarır yakarır hiç değilse kendi yaptığı ezmenin tadına baksın diye. Bargu Beg en sonunda razı olur, Gennaro Amaretto’nun marzipanını tadar. Yaşlı adam İtalyan’a tebessümle bakar. Bu esnada Gennaro nasıl en iyi bademleri arayıp bulduğunu, ne büyük paralara en tatlılarını seçtiğini anlatmaktadır. Bartu Beg “Ondan işte! İçinde sadece tatlı badem olduğundan olmuyor ezmen, acı bademler eksik bunda.” der.

Gennaro kulaklarına inanamaz. Acı badem hemen herkes için hayal kırıklığının cisimleşmiş halidir çünkü. Tatlı diye ağzınıza attığınız ama acı çıkmakla kalmayıp hem ondan önce yediklerinizi hem de sonra yiyeceklerinizi zehreden bir hayal kırıklığı. Kötü tadı ağzınızdan uzun zaman gitmeyen bir lanettir acı badem. Anlatır bunları İhtiyar adama.

Bartu Beg cevap verir: “İçinde biraz acı badem olmayan badem ezmesi de biraz hayal kırıklığı olmayan bir hayat da tamam sayılmaz. Hayal kırıklıkları sevinçleri, acı bademler de tatlı olanları kıymetlendirir. Yeter ki harcın aslını bu kötü olanlardan yapma.” deyip, kendi yaptığı ezmeyi Gennaro’ya verir. Sırrı öğrenen Gennaro, Amalfi yerine o zamanlar bol acı badem ağacı olan Sicilya’ya dönüp yaptığı marzipanlarla ünlü olur. Marzipan içindeki acı bademlerle birlikte çikolata kıtaya gelene dek Avrupa’nın en kıymetli şekerlemesi olarak kalır.

Aslında Selçuklu’dan Sicilya’ya giden sadece badem ezmesi değil anlayabilenler için bir hayat felsefesi olmuştur.

Selçuklu’dan Sicilya’ya: Bademi Kim Ezdi - Fırat Yağmurlu | Artful Living

Knidos Baharında Badem Çiçekleri

BADEM ÇİÇEĞİ FESTİVALİ (ktb.gov.tr)

Badem deyince aklıma ilk Datça gelir, sonra Knidos ve tabii hemen sonrasında denizci yazar kaptan Oktay Sönmez’in “Knidos, Mavide Uyuyan Güzel” kitabı gelir.

Bir öyküsünde ne de güzel betimlemiş Knidos ve badem çiçeklerini;

‘’Bir sevda mektubudur badem çiçekleri Knidos’ta. Baharda yazılır bin türlü yeşil üstüne. Knidos’ta bahar çok erken gelir, acelesi vardır. Çünkü bahar orada badem çiçekleridir. Bir şubat sabahı, evet şubat, uyanırsınız ki kar yerine bahar yağmış gecenin içinde. Masalımsı, tül gibi bir buluttur badem çiçekleri. Gezinir gibidir bin türlü yeşilinde Knidos yörelerinin, denize eğilmiş sessiz küçücük köylerin, her iki tarafta denizi gören yamaçlarının düzlüklere indiği o görkemli dağların.

Badem çiçeklerini birazcık erik çiçeklerini benzetiyorum ben, Sevinç ve aşk yüklüdürler çığlık çığlık… Beyaz ve pembe mutlulukturlar ve üzerlerinde bulutsuz, buz rengi ve de dünyanın en yüksek gökyüzü vardır. Bu yalnız Knidos baharındadır.“

” Uzakta Nisiros ve Tilos adalarının arasında

nokta gibi bir gemi süzülüyordu

batıya doğru sessizce.

İçimde, çağlar öncesi ile çağlar sonrası birlikte,

o anda yaşayan biri,

inanılır anlatılır gibi değil diye mırıldanıp duran biri, ağlamak üzereydi.

Öylesine bir büyünün içinde, bir büyük rüyanın sonsuzluğundan bakıyordum, kırmızı bazalt kayaların tepesinden dünyanın en güzel denizine. “

Knidos Aslanlı Mezar (datcadetay.com)

Ve bir büyük usta yazarın şiiri ile koyalım noktayı:

ARKADAŞIM BADEM AĞACI

Sen ağaçların aptalı

Ben insanların

Seni kandırır havalar

Beni sevdalar

Ilıman hava esmeye görsün

Düşünmeden gelecek karakış.

Açarsın çiçeklerini…

Bense hayra yorarım gördüğüm düşü...

Bir güler yüz bir tatlı söz.

Açarım yüreğimi hemen

Yemişe durmadan çarpar seni karayel

Beni karasevda

Hem de bilerek kandırıldığımızı

Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza

Ko desinler bize şaşkın

Sonu gelmese de hiçbir aşkın

Açalım yine de çiçeklerimizi

Senden yanayım arkadaşım

Havanı bulunca aç çiçeklerini

Nasıl açıyorsam yüreğimi

Belki bu kez kış olmaz

Bakarsın sevdan düş olmaz

Nasıl vermişsem kendimi son sevdama

Vur kendini sen de bu güzel havaya

Aziz NESİN

16 Nisan 2021

Heybeliada

Fethi Denizmen