Sizden Gelen Hikayeler

Hygeia, Hipokrat ve Çağlar Boyu Banyo Ritüelleri

Günümüz gençlerine ya da orta yaşlılarına, acaba eskiden insanlar nasıl banyo yaparlardı diye sorsak... Hiç akıllarından geçmiş midir?

Günümüz gençlerine ya da orta yaşlılarına, acaba eskiden insanlar nasıl banyo yaparlardı diye sorsak... Hiç akıllarından geçmiş midir?

Niye geçsin ki? Nereden başladıysa banyo ritüeline öyle zanneder eskiyi de… Hem genelde yeni nesilde bilgiye merak da azaldı.

Kırklı yıllarda, çocukluğumuzda gaz ocağına bir teneke su konur ısıtılır yıkanırdık, 1954 yılıydı sanırım. Terkos, yani şehir suyu mahallemize gelmiş evimize bağlanmıştı. Devam eden zamanlarda da banyo sobaları girdi devreye. Zeminden tavana kadar yükselen, kahve renkli bir soba.  Alt kısmında odun kullanılan yanma haznesi üst tarafı ise su deposuydu. Teknoloji ilerledikçe bugünlere ulaştık.

Bir yerde okumuştum İngiltere’de insanlar on altıncı asır zamanlarında haziran ayında evlenirmiş. Neden mi? Çünkü senelik banyolarını mayıs ayında yaptıklarından. Bu bilgi ne kadar doğru ve banyo yapma nasıl bir gelişim göstermişti ilk çağlardan itibaren diye meraklanmıştım.

Antik Yunanda sağlık işlerinden sorumlu tanrı Asklepios’un,” İnsan akla uygun yaşadığı sürece sağlıklı kalabilir” diyen kızı Hygeia temizlik ve hijyenden sorumlu tanrıçaydı. Babasının iyileştirme temalı mitolojik görevini Hygeia koruma temalı olarak gerçekleştirmişti. Hijyen kelimesinin etimolojik kökeni de içerdiği anlam bakımından aynı zamanda tanrıçanın ismi ile özdeştir.

File:Hygieia Statue Side Museum.jpg - Wikimedia Commons

Sağlık tanrısı Asklepios ailesinde hekimlik öğrenmiş olan babası Heracsilides’in yetiştirmesi ile iyi bir araştırmacı hekim olan Hipokrat (M.Ö. 460-370) Mısır,  Güney Batı Anadolu ve Yunanistan’ı da gezdikten sonra tekrar doğup büyüdüğü Kos’a (Bodrum’dan 10 mil ötede ada) dönmüştür. Bugün hala tıp fakültesini bitirip kariyerine başlarken yeminini ettiği Hipokrat hijyen ve enfeksiyon arasında bir ilişkiyi yaşadığı çağda tespit etmiştir. Kendisine göre tıbbın ilk kuralı ""Primum nan nocere" (Önce zarar verme!) ilkesidir.

*Kitaptan bir kesit

Modern çağdan önce insanların kirli ve haftalarca hatta aylarca banyo yapmadığı düşünülebilir. Ancak birçok antik kültürün kendi sofistike banyo ritüelleri olduğu görülmüştür. Hijyenik, dini, tedavi edici veya sosyal amaçlı olaraktan.

Antik Yunanlılar, suyun kurşun borulardan kafalarının üzerinden akıttığı duşları ilk geliştirenlerdi. Romalılar bu boru sistemini genişleterek iç mekân sıhhi tesisatını ve hamamları su ile besleyen geniş su kemerleri yarattılar. Hamamlar masaj, egzersiz ve eğlence sunan ve aynı zamanda sosyalleşmek için buluşma yeri olan kaplıcaların eski biçimiydi. Tarih boyunca insanlar bugün yaptığımız gibi hijyenin tıbbi önemini gösteren tüm bilimsel kanıtlara sahip olmasalar da temizlik maneviyat ve güzellikle ilişkilendirilirdi.

Yaklaşık yedinci asırda popüler hale gelen hamamlar, aynı zamanda önemli yaşam olaylarının kutlandığı mekanlardı. Günümüzde hala rahatlamak ve sosyalleşmek için gidilen yer.

Roma İmparatorluğu çöktüğünde ve karanlık çağlar geldiğinde, Roma su kemerleri ve iç mekân sıhhi tesisatları kullanılamaz ve bakıma muhtaç hale geldi. Sonuç olarak birçok duş, hamam ve özel banyo tesisleri ortadan kalktı ve Avrupa’da yeni bir kirlilik çağı başladı.

Roma Banyo Kompleksinden Görüntü - Çağlar boyu banyo ritüeli ile bilgiler ve fotoğraflarıyla: A Brief History Of Bathing: The Importance Of Hygiene, From Ancient Rome’s Sophisticated Showers To The Modern Day (medicaldaily.com) 

Mikroplar hakkında henüz bilimsel veya tıbbi bir anlayış olmadığı için insanlar, açık gözeneklerin hastalıkların vücutlarına girmesine izin verebileceğinden endişe ediyor ve derinin her yerindeki kirlerin hastalıkları engelleyeceğine inanıyordu.

Ortaçağ insanların banyo yapmaya devam etme düzeni zenginlik, statü ve kişisel tercihlerine bağlıydı.

Doğruluğunu test etmek mümkün olmamakla birlikte Londra’da Benedictine rahiplerin yılda sadece dört kez yıkandığı söylenir. Paskalya’da, Noel’de, eylül ve haziran sonunda krallar ve zenginler daha sık yıkanırlardı. Avrupa’daki rahibelerin yüz ve ellerinden başka yerlerini yıkamaları yasaklanmıştı.

Çoğu kaynaklara göre de ortaçağ insanlarının nadiren banyo yaptıkları fikri kalıcı ama yanlıştır.

Bazı kaynaklara göre aldatmaca olarak söylense de 1500’lerde İngiltere’de, İnsanların çoğu Haziran'da evleniyordu, neden mi, çünkü senelik banyolarını mayıs ayında yaptıklarından! Gelinler yine de evlenme töreninde önlem olarak ellerinde güzel kokulu buket çiçek taşıyordu.

İlginç olanı, içi sıcak su doldurulmuş bir fıçı düşünün. Evin erkeği temiz su ile yıkanma önceliğine sahip, sonra mı, aynı suda sırası ile oğullar, evin varsa diğer erkekleri, sonra devamla kadınlar, çocuklar ve bebekler. İngilizce de bir söz vardır “don’t throw the baby with the bathwater” – (banyo suyu ile bebeği atmayın) diye. Suyun rengini bir düşünürse insan, normal değil mi?

Sözün kökenine gelince; o zamanlar ne sıcak su ısıtıcıları ne de akan su vardı. İnsanlar gölden veya nehirden taşıdıkları suyu sobasında ısıtırdı. Bu da zahmetli bir işti.

What does the expression 'don't throw the baby out with the water ' really mean? - Quora

Yetişkin birinin sıcak su dolu olarak sığabileceği, banyo yapabileceği büyüklükte fıçı ya da küvet elde edebilmek çok büyük başarı olduğundan tüm aile aynı suyu kullanırdı. O zamanlar insanlar günlerce hatta haftalarca banyo yapmadıkları için banyo zamanı geldiğinde gerçekten kirli oluyorlardı. Aileler kalabalıktı. O yüzden bebek yıkanana kadar su çok bulanıktı ve içi görülemezdi.

Atık su giderleri de olmadığından su ya açık bir pencereden ya da kapıdan dışarı atılırdı.  Su çok bulanık olduğundan görünemezdi ve espri olarak bebeği banyo suyuyla atmayın derlerdi.

 

Orta Çağ Avrupası'nda Banyo ve Temizlik Kültürü - 1 - Akademik Tarih (akademiktarihtr.com)

Orta Avrupa ülkelerine gittiğinizde, özellikle Habsburg Hanedanının yönettiği yerlerde, sarayları rehber eşliğinde gezerseniz ne hikayeler dinler neler neler görürsünüz…

19. yüzyıl ortalarında tıptaki gelişmelerle mikroplar ve hastalıklar arasındaki ilişkiler anlaşılmaya başlandı. Sabunlar ve dezenfektanlar, hatta kozmetik ürünler geliştirilerek temizlik ile sağlıkla kalmak algısı yerleşti. Antik Yunan Temizlik sorumlusu tanrıça Hygeia asırlar sonra “hijyen” sözcüğünün yeniden doğmasına görmüş ve sevinmiş midir acaba?

Yine aynı zamanlarda Amerikalılar da bir banyo ritüeli yaşamaya başladı, cumartesi geceleri ailece sular mutfağa taşınır, ısıtılır ardından banyo doldurulur, sırayla önce baba, sonra da anne ve çocuklar yıkanırdı.

Bizim hamamlara gelince apayrı renkli bir kültürün ürünü olup dünyaca tanınmakta. Bir yabancı sitede harika fotoğraflarla güzel bir anlatımı da vardır.

Kılıç Ali Paşa Hamamı- 3.2017 Avrupa Mirası Ödülü Sahibi ( Kılıç Ali Paşa Hamam’ın izniyle…)

The History of Turkish Hammams in Istanbul (theculturetrip.com)

Ara sıra da nadiren de olsa geçmiş asırlarda insanların hayat tarzları nasıldı diye düşünmek bazen düşündürücü bazen de eğlenceli olabiliyor.

4 Haziran 2021

Heybeliada