Sizden Gelen Hikayeler

Güven ve Hayal Kırıklıkları

Güvenmek yaşamımızdaki moral ihtiyaçlarından birisidir. Çevremizdekilere, özellikle zamanla bir oya gibi işleyerek oluşturduğumuz dostlara duyduğumuz, duymak istediğimiz duygudur. ‘’Ona güveniyorum!’’ demek rahatlatır bizi…

Güvenmek yaşamımızdaki moral ihtiyaçlarından birisidir. Çevremizdekilere, özellikle zamanla bir oya gibi işleyerek oluşturduğumuz dostlara duyduğumuz, duymak istediğimiz duygudur. ‘’Ona güveniyorum!’’ demek rahatlatır bizi… Vitesi boşa alırsın ilişkilerinde, güveneceğim inanacağım insanlar var çevremde rehaveti yerleşir bilinçaltına.

İster özel yaşamında ister toplum ve iş hayatının içerisinde bir baz, bir temel veya alt yapı olarak algılarsın güveni, hatta gelecek planlarını hedeflerini belki de onun üzerine kurarsın. Güvendiğin şey bir bakıma rahatlık ve teslimiyet bile verir sana, şüphe duymazsın, araştırma kontrol etme gibi şeyler aklının ucundan bile geçmez.   

Bir hayal kur bir an için tüm insanlar birbirlerine sonsuz güven içerisinde, hatta güven kelimesi bile yok hiçbir dilde, sözlüklerde… Oh ne rahattır ne diyorsa ne yaparsa odur, hatta ne sözleşme ne imza ne o ne bu. Yalanın, iki yüzlülüğün olmadığı bir dünya olabilir mi? Olmaz olmadı olamaz da tabii, öyle olsa yaşam çok renksiz ve yavan olurdu. Ne roman yazılır ne film çevrilirdi.

Böyle bir dünya insanlığın doğuşundan beri hiçbir zaman var olmadığından hep adımlar dikkatle tecrübe edinerek atılmış, yaklaşımlar oluşmuştur. Aşk hayatında, evlilikte temel güven duygusudur. Yakın ilişkilerde bir kez yalanı gördüğünde iki kez düşünürsün. Bundan önce ne kadar yalan söyledi bundan sonra ne kadar yalan söyleyecek diye. Kişilik ve karakter oluşmuşsa, değişeceğini ummak boş hayaldir.

İş dünyasında bu yüzdendir ki genel ve özel mukaveleler düzenlenmiştir. Müzakereler yapılır anlaşmaya varılır, imzalar atılır. Kutlarsın imzaları, beklersin her şey yolunda gitsin diye başarmışsındır uzun süreli çalışmalarının meyvesini almaya. Eee peki niye ihtiyaç duyulmuştur arbitrasyona (hakemlik), iş hukuku mahkemelerine, niye yazılmıştır ticaret kanunları ve uluslararası yüzlerce kurallar. Hayat renkli geçsin, bol bol mevzular çıksın, diziler çekilsin diye değil herhalde.

Güvenmek güzel hoş da acaba aklınıza hayal kırıklıkları, aldatılma hatta hıyanete uğrama olasılıklarının mevcut olabileceği gelir mi hiç? Özellikle işin içinde parasal konular, iş ilişkileri, kurumsal şirketteki yükselme çabaları ve dahi özelinde aşk içinde tutuşmuşsa kalbin!

Güvendiğinde inanırsın, kendini salar, bırakırsın boşluğa, güveniyor olmanın nedeni ya da açıklaması da yoktur sorulursa eğer. Herkesin zaafları olabilir, zayıf hissettiği anlarda biri yaklaşır “güven bana’’ der! İhtiyacın olduğu bir andır, o ses, sıcak dokunuş iyi hissettirir ve anlatırsın. Kim bilir belki de ihanete uğrayacağının ilk adımlarıdır… Güven ve aldatılma ya da ihanet çoğunlukla birbirine sıkıca bağlıdır. İhanet, sadakatsizlik ve aldatılma aslında güven üzerine kurulmuş olan ilişkilerde tohumunu atar, kök salar ve gelişir. Güven duygusu, güvenme ihtiyacı, kısaca güvenmek insanoğlunun zaaflarından biri midir acaba? Sanırım öyledir!

İş hayatında, özellikle kurumsal şirketlerde de güvenelim güvenmesine de öyle bir sistem oluşturalım ki sistem otomatik olarak herkesin birbirini kontrol edebilmesini sağlasın. Güvenmek kontrole engel değildir. Kurduğun sistem yetersizse içeriden ya da dışarıdan sondajlama usulü ile de olsa kontrol ve teftiş ettirebilelim. Hele ki isteklerin sonsuz, bu sonsuz istekleri ve talepleri karşılayan kaynakların son derece kıt olduğu dünyamızda insanoğlunun paraya olan zaafı çok daha yükseklere kurmuştur çıtasını.

Üst düzey yönetici alırken de ‘head hunter’ firmalardan talebinizde adaylarda aranan özelliklerin başında kişiliğinin meraklı, araştırmacı ve şüpheci olmasını istemenizin şirketinize yararlı olacağı düşüncesindesinizdir umarım sorumlu yönetici ve sahipler olarak…

Psyche ve Eros

Güvenme konusunun derinliğine söz konusu olduğu yerlerden biri de aşk hikayelerinde ve dahi evliliklerde kendini kuvvetlice gösterir. Konu aşk olunca akla Eros gelir. Eros ve Psyche arasındaki aşk hikayesinin güvenme konusu ile de bağlantısı vardır. Hikâye uzun, çok kısa olarak anlatayım.

Mitolojik hikâyeye göre Psyche aşırı güzelliğe ve zarafete sahip bir kadındı. Herkes onun güzelliğinden bahsediyordu. Yoluna çıkan hiçbir erkekle evlenmedi, aradığı beğenilmek değil aşktı. Erkeklerin Psyche’ye olan hayranlığından dolayı aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit bunu hazmedemez ve oğlu Eros’tan erkeklerin ruhlarını zehirleyerek arzularını öldürmesini ister. Ancak Eros Psyche’yi gördüğü anda ona vurulur, güzelliği karşısında büyülenir. Aslında duyduğu his kuvvetli aşktır. Ama deneyimsiz olduğundan ne yapacağını bilemez. Sanatın ve ışığın tanrısı Apollon’dan yardım ister. Öyle bir kehanet versin ki Pschye’ye, yüzünü asla göremeyeceği çirkin bir canavarla evleneceğine inandırsın.    

Pschye kalbine giren bu kehanetle bilmediği göremeyeceği canavarla evlenir. Düğünden sonra Psyche kocası ile sadece geceleri birlikte olabilir. Kocasının ona gösterdiği hassasiyet ve sevgi Psyche’yi hayallerinin ötesinde mutlu kılar. Kız kardeşleri Psyche’nin mutluluğunu kıskanır ve sonunda kocasının onu öldüreceğine ikna ederler. Psyche bir gece elinde kandil ve bıçakla canavar kocasının yanına gittiğinde kandilin aydınlattığı Eros’un yüzünü görünce şaşkınlıkla yağı yüzüne döker.

Eros duygularına ve Psyche’ye çok güvenmişti, kendisine ihanet ettiğini anladıktan sonra bir daha asla birleşmeyeceklerini, ilişkilerini mahvettiğini söyler ve uçar gider.

Annesi Afrodit Eros’u saraya hapseder, Psyche aşkını aramak için yollara düşer, Afrodit’e yalvarır, Afrodit bu güzel kadından kurtulmanın yolunu bulur, onun uykuya mahkûm olmasını sağlar. Bunu öğrenen Eros saraydan kaçar Zeus’a gider, aşklarının hikayesine hayran kalan Zeus Psyche’yi uyandırır ve ölümsüz kılar.

Aşk, güven, ihanet ve affetme vardır bu hikâyede. ''Beni görmeden sevmelisin'' diyor Eros ama Psyche Eros’un yüzünü görmeye karar verir ve böylece Eros’un güvenini kaybetmiş olur. Kıssadan hisse gerçek aşk ve sevgide güven hissi yoksa ilanihaye bu aşk devam edemez.

Birlikteliklerde ve evliliklerde karşılıklı güven elbette ki çok önemli. Erkeklerdeki güvenme duygusu kadınlardan çok daha kuvvetlidir. Ya da kendilerini öyle inandırmış ve görmek istemişlerdir. Kadınların erkeklere “sana güveniyorum“ demesi ve bu güvenini erkeğin bilinç altına yerleştirmesi çok yararlı olabilir. Zira vicdanına hitap edilmiştir ve aldatılma, yalan gibi olaylar yaşanmayabilir. Tabii erkek vicdanlı bir kişilik ise. Her şeye rağmen dikkat, merak, gerektiğinde sorgulayıcı araştırmacı ve her şeyin ötesinde şüpheci kişiliğiniz bilinç altınızın bir köşesinde kullanıma amade duruversin. Neyse bu konuyu burada noktalayalım zira okyanuslardan bile daha derindir.

Bilgiye, çevreye ve nedenlere meraklı, araştırıcı ve şüpheci kişilik hayatın her aşamasında, her ilişkide, iş hayatında her daim kişiye fayda sağlayacağı inancındayım. Güven duyduğunuz kişi sözünde durmazsa, yalanını yakalarsan hayal kırıklığına uğrarsın, üzülürsün, bir kayıp duygusu hissedersin, ilişkin devam eder muhtemelen ama bir daha eski güven ortamı asla oluşmaz. Hatta giderek insanlara güvenin azalmaya başlar. Özellikle de aldatıldığında, ihanete uğradığında.

Alman yazar Günter Grass’a (1927-2015) atfedilen güzel bir söz vardır. “Bir insana tamamen güvendiğinizde iki sonuçtan birini elde edeceğiniz kesindir: Ya yaşam boyu bir dost ya hayat boyu bir ders.”

Aslında önce kendine güvenmek en doğrusu, sağlam bir özgüven çok önemli örneğin kuş dala konduğunda kırılır diye düşünmez, kanatlarına güvenir.

Yine üstatlardan birkaç sözle noktalayalım yazıyı;

Aziz Nesin ( 1915-1995): "Hiç kimseye güvenmiyorum." diye bir şey yoktur, "Zamanında ona güvendiğim için artık kimseye güvenmiyorum." diye bir şey vardır.

Kolombiyalı yazar Gabriel García Márquez (1928-2014): " Her zaman seni üzecek birileri olacaktır, yapman gereken insanlara güvenmeye devam etmek, kime iki defa güveneceğine daha fazla dikkat etmektir. Birini daha iyi tanımadan ve bu kişinin senin kim olduğunu bilmesinden önce kendini daha iyi bir kişiye dönüştür ve kim olduğunu bilerek kendine güven’’

Brezilyalı yazar Paulo Coelho (1947- ): “En güvendiğiniz ve değer verdiğiniz insanın yaşattığı hayal kırıklığını affetseniz bile asla unutamazsınız. Sevdiklerimizin verdiği yaralar kalıcıdır."

Şilili yazar ve şair Pablo Neruda (1904-1973): "Hayatta hiçbir zaman bir başkasına tüm benliğinle güvenme! Çünkü hiç kimse sana tüm benliğiyle görünmez."

Fransız yazar Honoré de Balzac (1799-1850 ): "Aramaktan vazgeç, çünkü kalbi temiz kimse yoktur. Ama eğer güven varsa bir kalpte; o kalpte sevgi de bulunur, dürüstlük de."

Güven duygusu ihtiyaçtır, güzeldir, rahatlatıcıdır ve aynı zamanda zayıflıktır, hayal kırıklığına da uğratabilir ihanete de. Merak, araştırma, sorgulayıcı ve şüpheci kişilikte ihmale gelmeyecek özelliklerdir.

Şimdi kendine sorma zamanı! Sana güvenilir mi?

Her daim sevgi ile kalın, sevmek en güzeli.

19 Temmuz 2021

Heybeliada