Toplumsal Çatışma ve Kapitalizm
Bilindiği gibi Marks, toplumsal çatışmayı sınıf mücadelesi olarak görür ve bu çatışmayı devletin ilk oluşumuna kadar götürür.
- Toplulukların bir araya gelerek ilk devletleri oluşturmaları “Tarım Devrimi” ile başlar.
- İlk toplum ve devlet ilkel haliyle oluşurken toplumdaki iş bölümünün sonucu olarak sınıflar
oluşmaya başlamıştır.
- Köleler, serfler ve topraksız köylüler gerçek Üreten sınıf olmalarına rağmen
bölüşümden en düşük payı alan talihsiz paryalardır.
- Bu durum değişmez “GÜÇ” paradigmasının sonucu olup kutsal bir hak ve ilahi bir düzen olarak binlerce yıl sürmüştür.
- Ortaçağ da da durum değişmemiştir. Çalışan sınıf köleler, serfler ve köylülerdir.
Topraklar üst sınıfa aittir ve köleler toprakla birlikte alınıp satılmaktadır. - Durum aydınlanma çağında da böyledir. Yaşanan Rönesans-reform ve akılcılık
hareketlerine rağmen üreten sınıfların durumlarında pek bir değişiklik olmamıştır - Aksine bu dönemin bir özelliği olarak yaşanan bilimsel gelişmeler, icatlar ve keşifler
insan sömürüsünü ve köleliği küreselleştirmiştir.(Sömürgecilik) - Sömürgecilik Avrupa’da yeni bir zengin sınıfın ortaya çıkmasını hazırlamıştır.
- “Kapitalizm” 18.yüzyılın ikinci yarısından itibaren önce İngiltere’de sonrasında Batı
Avrupa’da kök salmaya başlamıştır. - Sanayileşme (endüstri devrimi) kentlileşmeyi tetikleyerek şehirlerde Burjuva
sınıfını oluştururken, bütün köylülerin de işçi olarak şehirlere akmasına ve proleter
yığınların –sınıfların- oluşmasına ortam hazırlamıştır. - Sanayileşmeyle birlikte İngiltere’de insanlar daha çok sömürülür hale getirilmişlerdir.
İnsanlar çoluk çocuk demeden fabrika köşelerinde ya da izbe işçi gettolarında boğaz
tokluğuna günde 18-19 saat çalıştırılarak ırgatlaştırılıp köleleştirilmiştir. -
Hıristiyan-protestan ahlak anlayışının bir türevi olarak ortaya çıkan bu kapitalist
düzen ve onun yarattığı yeni zengin sınıf yeni toplumsal çatışmaların da tetikleyicisi
olmuştur. -
Bu yüzden toplumsal çatışma bu kez sermaye ile emek arasındadır. Marks’a göre
her değerin sahibi ve yaratanı insan emeğidir ve hatta sermaye bile kristalize olmuş
emektir. -
Zengin bir sınıf olan kapitalistin karşısında emekleri sömürülen sınıfın yeni adı
“proletarya” olmaktadır. -
Kapitalist sistem bencil ve rekabetçidir. Eşyanın tabiatı gereği her türlü tekelleşmeye
teşnedir. -
Sistem yeryüzü kaynaklarıyla birlikte kendini oluşturan hücreleri (küçük şirketler) de
soğurarak büyümekte ve tekelleşmektedir -
Sistem, amaçları doğrultusunda ulus devletleri ve yerel kültürleri de aşılması gereken
bir mânia gibi görmektedir -
Bugün için Sistem, ahtapotun kolları gibi bütün gezegeni sarmalamış ve onu global
bir köy (Pazar) haline getirmiştir -
Son kertede insanların, devletlerin ve dünya kaynaklarının kaderi bir avuç kapitalistin
elindedir. -
Günümüzde dünyadaki üç kişinin serveti tüm dünyanın servetinin yarısını aşmaktadır.
-
Böylesi bir dünyada iki milyar kişi yatağa aç girerken yılda bir milyar kişi açından
ölmektedir. -
Klasik anlamda sermaye emek çatışması denen bir şey kalmamıştır. İşçi örgütleri ve
sendikaları dahi kendilerini bu çatışmanın nesnesi olarak görmemeye çalışmaktadır. -
Ulus devletler ise, sermayeyi ülkelerine çekmek için “kapitalistin yattığı yerlere han
kurma” peşindedir. -
Diğer yandan bilim ve teknoloji üretimde insan emeğinin yerini alarak son kertede
dünya ölçeğinde bir yığın işsiz insan yaratmaktadır -
Robot teknolojisi ve bilimi üretim maliyetlerini büyük ölçüde düşürürken kapitalistin
karını büyük ölçüde maksimize etmektedir. -
Robotlar 7x24x365 esasıyla çalışırken ne ekmek ne de su istemektedir. Ayrıca
hastalanmaları da söz konusu değildir. -
Toplu sözleşme, grev, demokratik ve evrensel haklar diye bir dayatmaları ve lüksleri
de yoktur. -
Bu teknolojinin yapay zekâ ile sarmalanması halinde ortaya çıkacak fenomenin
boyutları şimdiden insanları korkutmaktadır. -
Gelinen bu kertede “toplumsal çatışma ve kutuplaşma” sermaye- emek çatışması
boyutunu çoktan aşıp evrensel boyuta erişmiştir. -
Sistem bu şekilde robot teknolojisi ve yapay zekâ ile donanınca insanlar boşa
çıkacaklardır ve işsizlik çığ gibi artacak aylaklık çoğalacaktır. -
Bugün gelişmiş ülkeler ve ekonomileri de dâhil olmak üzere dünya istihdam sorunuyla
ve işsizlikle boğuşmaktadır.Ağustos 2025
Ören-Balıkesir