Ekonomi

İşletme Sermayesi Nedir ve Nasıl Yönetilir?

İşletme sermayesi ihtiyacı nakit akışına büyük etki yapıyor olmasına karşın şirketler tarafından en çok ihmal edilen konulardan biridir. Bu konu mevcut şirketler kadar proje ve yatırım finansmanı açısından da önemlidir. Her koşulda bu ihtiyacın mutlaka dikkate alınması gereklidir.

Yıllar önce Türkiye’nin en büyük ticari bankalarından biri ile yaptığım bir çalışmada katılımcılar kendilerine müşterileri tarafından ulaştırılan finansal fizibilite çalışmalarının %70 gibi çok büyük bir bölümünde işletme sermayesi ihtiyacının hiç dikkate alınmadığını ifade etmişlerdi. Yıllar için masanın bir tarafında yatırımcılar ve diğer tarafında da finansal kurumlar ile yaptığım yüzlerce çalışma da bu tespiti doğrular nitelikte oldu. Yatırımcılar çoğunlukla ‘Kervan yol üzerinde düzülür’ anlayışı ile hele bir yatırım tamamlansın istimi arkadan gelir düşüncesindeydiler. Halen içinde bulunduğumuz durumun da farklı olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bu kadar önemli bir konu neden çoğunlukla göz ardı edilmektedir? Bu önemli sorunun cevabının bir kısmı yatırımcıların ihmalkarlığı ile açıklanabilirse de diğer kısmı da işletme sermayesi ihtiyacının ne olduğu ve nasıl hesaplanması gerektiği ile ilgilidir. Yazımın amaçlarından biri de işletme sermayesi ihtiyacının ne olduğu, bu ihtiyacı oluşturan unsurlar ve nasıl hesaplanması gerektiği ile ilgilidir. Konuyu daha iyi açıklayabilmek için öncelikle işletme sermayesi ihtiyacının oluşmasına neden olan faaliyet döngüsünün ne olduğu açıklanacaktır. Daha sonra işletme sermayesinin tanımı ile unsurları üzerinde durulacak ve takiben şirketlerin işletme sermayesi ihtiyaçlarını azaltmak ve daha iyi yönetmek amacı ile neler yapabileceği üzerinde öneriler getirilecektir.  Son olarak da işletme sermayesi ihtiyacının ne şekilde finanse edilmesi gerektiği üzerinde durulacaktır. 

Faaliyet Döngüsü

Üretim yapan bir şirketin faaliyet döngüsü aşağıdaki aşamalardan oluşur. Üretim içinde olmayan sadece ticaret yapan şirketler için aşağıda belirtilen üretim ve ham madde stoğu ile ilgili kısımlar dikkate alınmamalıdır.

  • Ham madde Stoğu
  • Üretim Süresi (Yarı Mamül)
  • Üretim Sürecinde İşcilik, genel giderler, amortisman vb. diğer giderler
  • Ürün Stoğu
  • Satış
  • Ticari Alacaklar
  • Tahsilat

Nakit Faaliyet Döngüsü = Stok Süresi* + Tahsilat Süresi –Borç Ödeme Süresi

*Stok Süresi = Ham Madde Stok Süresi + Üretim Süresi + Mamül Stok Süresi

Görüleceği üzere nakit faaliyet döngüsünde hammadde stok süresi, üretim süresi ve tahsilat süresinin uzaması işletme sermayesi ihtiyacını arttıracak borç geri ödeme süresinin artması ise bu süreyi kısaltacaktır. Ayrıca üretim sürecinde genelde ödemesi peşin yapılacak olan işcilik ve genel giderlerin payı satış fiyatı içinde arttıkça işletme sermayesi ihtiyacı da artacaktır.  Dikkate alınması gereken bir husus da düşük kar marjı ile faaliyet gösteren şirketler için satışlarını arttırması işletme sermayesi ihtiyacını arttırıp özellikle kısa vadede nakit akışını olumsuz yönde etkileyebileceğidir. Bu nedenle şirketler satışlarını arttırmayı planlarken mutlaka nakit akış tablosu çalışması da yapmalıdırlar. 

İşletme Sermayesinin Tanımı

İşletme sermayesi şirketin kasa, banka, kısa vadeli alacaklar ile stokları toplamında kısa vadeli borçlarının çıkartılması sureti ile hesaplanır. İşletme sermayesi tutarının pozitif olması ve büyüklüğü şirketin finansal gücünü göstermesi bakımından önemlidir ve tutar ne kadar yüksek ise ihtiyacı karşılamak için o kadar fazla kaynak tutmak gereklidir. Bir şirketin işletme sermayesinin yüksek veya düşük olması tek başına iyi veya kötü olarak nitelendirilmemelidir ve aynı sektörde faaliyette bulunan rakiplerinin durumu ile mukayese edilmelidir. İşletme sermayesi tutarı sektör ortalamalarının çok üzerinde veya altında olan şirketlerin durumu dikkatle incelenmelidir. Ayrıca işletme sermayesi ihtiyacı sektör ortalamasının üzerinde veya altında ise bu rakam da tek başına bize şirketin durumunu doğru yorumlama imkanı da veremez. Bununla beraber şirketlerin İşletme sermayesi ihtiyacı ile optimum seviyesini değerlendirirken iş yapma modeli de mutlaka dikkate alınmalıdır. Örneğin bir şirket maliyetlerini düşürmek amaçlı alımlarını peşin veya kısa vadeli yapıyor ise işletme sermayesi ihtiyacı daha fazla olacaktır ve bu durum şirketin karlılığı ile rekabet edebilme kabiliyetini arttırması açısından faydalı olabilir. Diğer taraftan başka bir şirket piyasa kredibilitesi düşük olduğu için alımlarını peşin olarak yapmak durumunda kalıyor ise durum daha farklı değerlendirilmelidir. 

İşletme sermayesi ihtiyacını belirleyen unsurları tek tek inceleyelim ve ihtiyacın kaynağının ne olduğunu anlamaya çalışalım.

1. Kasa ve Banka: Bu tutar şirketin elinde tutması gereken likit değerleri temsil eder. Rakamın yüksek olması likiditenin yüksek olduğunu göstermesi bakımından iyi bir durumu ifade etse de yanıltıcı da olabilir. Şirketin kendi tercihlerine bağlı olarak temkinli olmak adına nakit rezervlerini yüksek tutmaya çalışması dışında miktarın yüksekliği piyasa koşullarının zorlamasından kaynaklanıyor da olabilir. Bu durumda şirketin satın alma yapmak amaçlı  daha fazla nakit tutuyor olması bir zorunluluk olacaktır. Şirket içinde tutulması gerekecek olan kaynaklar başka bir surette kullanılamayacağı için bir alternatif maliyet yaratacaktır. Bu durumu alışverişlerimizi ağırlıklı olarak kredi kartı ile yaptığımız bu dönemde bir anda örneğin kredi kartları ile ilgili oluşabilecek sistemsel bir hata nedeni ile artık kredi kartlarımızı kullanamadığımızı hayal ederek daha iyi anlayabiliriz. Kredi kartlarının olmadığı bir dünyada hepimiz cebimizde normalde olması gerekenden çok daha fazla para ile dolaşmak durumunda kalacağız ve  paramızın bir bölümünü mevduat, borsa gibi yatırım araçlarında kullanamayacağımız için kuşkusuz bir getiri kaybına uğrayacağız. Özetle şirketlerin bilançosundaki nakdi varlıkların yüksek olması likidite açısından ilk bakışta iyi görünüyor olmakla birlikte bu durum ihtiyaçların karşılanması amaçlı zaruri nitelikte ise farklı şekilde değerlendirilmelidir.  Nakit ihtiyacın arttığı durumlarda şirketlerin işletme sermayesi ihtiyacı da aynı şekilde artış gösterecektir ve bir şekilde finanse edilmesi gerekli olacaktır. 

2. Kısa Vadeli Alacaklar: Daha ziyade ticari alacaklar niteliğinde olması beklenen bir kalemdir. Rakamın yüksek olması genelde şirketin işlerinin iyi olduğu anlamına gelebiliyor olsa da ortalama alacak tahsil süresi ile birlikte değerlendirilmelidir. Alacak vadeleri uzun ise tahsilat kabiliyeti de giderek azalabilir ve nakit akışına etkisi de olumsuz olacaktır. Ayrıca rakamın büyük olması tahsil kabiliyeti azalan alacakların artması nedeni ile de gerçekleşiyor olabilir. Alacak rakamına kriz dönemlerinde özellikle dikkat edilmelidir. Kısa vadeli alacakların artışı da kasa ve banka kaleminde olduğu gibi işletme sermayesi ihtiyacını arttıran faktörlerden biridir.

3. Stoklar: Ham madde, yarı mamül ve mamül stokları olmak üzere üç kısımda değerlendirilmelidir. Ham madde stoklarının yüksek olması genelde olumlu bir durum olarak nitelenmez ve işletme sermayesi ihtiyacının artmasına neden olur. Stok tutarlarını üretim ve satışlarda aksama yaratmayacak uygun seviyelerde optimize etmek gereklidir. Ham madde stoklarının yüksek olması pandemi dönemi gibi uluslararası tedarik zincirinde aksaklıklar yaşanan dönemler için bir avantaj da olabilir. Öte yandan mamül stoğu rakamının yüksek olması gelecek siparişlere hızla cevap vermeyi sağlaması bakımından bir avantaj olabileceği gibi satışa hızla dönemeyen veya elde kalan stoklar kritik nakit akış problemlerine de neden olabilir. Genel olarak stok miktarlarını azaltmak amaçlı ham madde stok temini için JIT (Just in Time – Tam Zamanında) üretim anlayışı ile hareket etmek ve mamül stokları için de ağırlıklı siparişe dayalı üretim yapma uygun çözümler olabilir. Yarı mamül stokları ise ham maddenin mamüle dönüştürülmesi ile ilgili geçen süreçte tutulması gereken stok miktarı olup üretim süreçlerini ve üretim aşamaları arasındaki geçişleri hızlandırmak stok miktarlarını azaltabilecektir.

4. Kısa Vadeli Borçlar: Ticari alacaklar ile kısa vadeli finansal borçlardan oluşur ve bu tutar işletme sermayesi tutarını azaltıcı etki yapar. Ayrıca bir malın peşin yerine vadeli olarak alınması nakit akışını da rahatlacaktır. Kısa vadeli alacak tutarını daha iyi yorumlayabilmek için toplam finansal borçların bilanço içindeki büyüklüğünü de dikkate almak ve uzun vadede şirketin borç geri ödeme potansiyelini iyi değerlendirmek gereklidir. Ayrıca ticari alacakların peşin alımlarla mukayese edilerek ödenen vade farkı bedelinin hesaplanması ve bu rakamın makul seviyelerde olup olmadığının da kontrol edilmesi gerekir. 

İşletme sermayesi ihtiyacı ile ilgili yorum yaparken her ne kadar rakamın pozitif bir değer olması ve büyüklüğü şirketin cari varlıkları ile kısa vadeli edimlerini karşılama gücünü gösteriyor olsa da makul seviyelerin üzerinde artış göstermesi  şirket ortakları açısında daha fazla para bağlamak anlamına gelmektedir. İşletme sermayesi ihtiyacının artması proje finansmanında nakit akışına da olumsuz etki edecek ve yatırımcıların şirkete koymuş olduğu sermayeyi geri alma sürelerini uzatacaktır. Bu bakımdan özellikle satış ve tedarik vadeleri ile stok seviyelerinin doğru yönetimi şirketin işletme sermayesi ihtiyacını azaltıp olumlu yönde etkileyecektir. 

İşletme Sermayesi İhtiyacını Yönetme Teknikleri

İşletme sermayesi ihtiyacını düşürmek için kasa-banka, alacak ve stok rakamlarını düşürmek ve kısa vadeli borç rakamlarını arttırmak gerekir. Bununla beraber şirket iş modelinde daha karlı bir operasyon yürütebileceği kanaatinde ise ve nakit akış çalışması da bu durumu doğruluyor ise bilinçli bir şekilde işletme sermayesini artırmayı da tercih edebilir. Ayrıca şirketler özellikle kriz dönemlerindeki potansiyel nakit akış problemlerine hazırlıklı olmak amaçlı rezerv niteliğinde ekstra nakit tutma politikaları da benimseyebilirler ve bu durum da işletme sermayesini arttıran bir etmen olabilir. 

Nakit Yönetimi

  • Kasa ve banka bakiyesini minimize etmek
  • Kasa üzerinden yapılacak çıkışları sınırlamak
  • Alımları vadeli yapmak
  • Şirket kaynaklarını uzun vadeli bağlamamak
  • Kısa, orta ve uzun vadeli nakit akış projeksiyonları yapmak
  • Ödeme günü olarak sadece ayın bir gününü belirlemek
  • Vadeli alacakları factoring yapmak
  • Peşin iskontosu uygulamak

Alacak Yönetimi

  • Satış vadelerini kısa tutmak
  • Siparişte avans ile çalışmak
  • Nakit satışı teşvik etmek ve gerektiğinde iskonto uygulamak
  • Satış vadelerini alış vadelerinden daha kısa vadeli tutmak
  • Tahsilat yönetimi ve raporlamasına önem vermek
  • Faturalara vade farkı ve gecikme cezası uygulamak
  • Vadeli satışlarda ilave KDV ve vergi yükünü hesaba katmak
  • Gecikmeli ödeme yapan müşterilerle çalışmamak
  • Müşterilerin kredi değerlililiğini sorgulamak
  • Tahsilatta gerektiğinde üst yönetimi de devreye sokmak 
  • Müşteri adedini arttırmak
  • Toplam ciro içindeki müşteri paylarına sınır koymak 

Stok Yönetimi

  • Satış ve üretim projeksiyonlarında isabetli davranmak
  • Sipariş üzerine üretim yapmak
  • Stok tutarını düşürmek (Ham madde ve ürün)
  • Stok yükünü tedarikçilere taşıtmak
  • JIT (Just in time) çalışmak
  • Kullanılmayan stokların yükünden kurtulmak
  • Üretim süreçlerini yalınlaştırmak ve kısaltmak (Ham madde - Yarı mamül - Mamül)
  • Alıcının stok yükünü taşımamak

Borç Yönetimi

  • Alış vadelerini satış vadelerinden daha uzun tutmak
  • Peşin alımdan kaçınmak
  • Nakit akışına uygun borçlanmak
  • Tedarikte rekabetçi ortamı geliştirmek
  • Hacimsel alım anlaşmaları ile alış fiyatlarını düşürmek
  • Borçları vadesinden önce ödememek
  • Maliyet kalemlerinin gözden geçirmek ve azaltmak
  • Outsourcing
  • Operasyonel Kiralama

İşletme Sermayesi İhtiyacının Finansmanı

İşletme sermayesi ihtiyacı aslen şirket faaliyet döngüsünün finansmanı anlamına gelir ve kısa vadeli bir finansman türüdür. Proje finansmanında toplam finansman paketi içinde yatırım finansmanı ile birlikte değerlendirilebilirse de daha kısa vadeli olarak ve genelde Türk Lirası cinsinden finanse edilir. Bankalar da kredilerin seyyaliyetini dikkate alarak işletme sermayesini uzun vadeli finanse etmeyi tercih etmezler. Bununla beraber şirket yöneticileri işletme sermayesi ihtiyacının sabitleşmiş kısmını özellikle kriz dönemlerinde kredileri yenileyememe veya ancak daha yüksek oranlar ile yenileyebilme riskine karşı daha uzun vadeli olarak finanse etmeyi tercih edebilirler. İşletme sermayesi ihtiyacının finansmanı şirketin ana gelir kalemlerinin para birimlerine uygun olarak  yapılandırılabilir ve bu şekilde kur riski yönetimi de yapılmış olur. 


Fatih Kuran 

Dinamo Danışmanlık Kurucu Ortağı, Kamu Özel Ortaklığı (PPP) ve Proje Finansmanı Uzmanı