Dijital Dönüşüm Nedir? Ne Değildir?
Geçen hafta ilk yazımda söz verdiğim gibi size bu hafta dijital dönüşümün temellerinden bahsedeceğim.
Herkesin günlük ajandasında ekonomi gibi büyük bir yer tutmasa
da, hissetmediğimiz bir şekilde günlük iletişimden alışverişe,
sağlıktan, öğrenime kadar pek çok konuda dijital dönüşüm hayatımız
içerisinde yer alıyor. İnternetin gelişmesi ve insanların
çevrimiçi ağları yoğun kullanmaya başlaması son yirmi yılda tüm iş
yapış şekillerimizi radikal bir şekilde değiştirdi. Satılan
ürün ve servislerden, müşteriye ulaşım şekillerine ve müşterinin
karar süreçlerine kadar pek çok konuda büyük değişimler
yaşandı. Bu değişim kaçınılmaz bir şekilde bireylerin de
hayatlarında büyük etkiler bıraktı. Profesyonel hayattan, günlük
sosyal hayatımıza, dost ve arkadaşlarla sosyalleşme şeklimize kadar
pek çok konuda belki de çoğu insanın beklemediği bir değişiklik çok
kısa süre içerisinde yaşandı. Bu değişimin günlük alışkanlıklar ve
kültür üzerinde de radikal etkilerini
gördük.
Tüm bu değişime herkesin aynı tempoda ayak uydurmasını beklemek
doğal olarak gerçekçi değil, pek çok büyük şirket bu hızlı değişime
uyum sağlayamadan yok oldular. Bireyler kaçınılmaz bir şekilde bu
yaşananlara ayak uydurdular. Öğrencilik yıllarımda vapurda
omuz üzerinden okunan gazete görevini büyük ölçüde Twitter benzeri
sosyal medya araçlarına teslim ederken, simitçiler bile siparişi
internetten almaya başladılar. Bir zamanlar telefon basit
bir iletişim aracıyken, neredeyse tüm hayatımızı yöneten bir araç
haline geldi ve şirketler ile bireyler bu değişime ayak uydurmak
zorunda kaldı. Şimdi daha zor
bir dönemece doğru yol alıyoruz. Dijital
araçlar, yaptığımız iş ile ilgili veri, müşterilerimizin hızlı
servis ihtiyacı, günlük hayatın temposu hem bireyleri hem
de kurumları bu yeni dünyanın temposuna uyum sağlamakta
zorlanmalarına yol açıyor. Artık bu değişim şirketlerde birkaç kişi
veya departmanın yöneteceği teknolojik yeniliklerin ötesinde, iş
yapış şeklimize yansıyor. Çalışanların veriye dayalı karar
alabildiği, organizasyonun müşteri tatmini ve müşteri mutluluğu
üzerine odaklandığı ve bu süreçleri tamamen şeffaf bir bilgi akışı
ile yönettiği bir yöne doğru ilerliyoruz. Bu ihtiyacı
doğru anlayabilen kurumlar ayakta kalırken, buna cevap verecek
yetenekleri geliştiren bireyler de kendileri adına ileri doğru bir
adım atmış olacaklar. Anlaşılmaz onlarca teknolojik dijital
jargondan arındırılmış haliyle, dijital dönüşüm yeni müşteri ve
ihtiyaçlar çağında gelişkin şeffaf organizasyonların
yaşayabileceğini tarif ediyor.
Bu değişimin anlaşılması, gelişimin devamı için kritik bir öneme sahip. Bir arada çalışan tüm nesillerin aynı bilgi seviyesinde olmadığı dijital çağda, kurum içerisinde bilgi farkının avantajdan daha çok çatışma ortaya çıkardığına yakından şahit olduk. Bunun yanında dijitalleşmeden, anlaşılanların yazılım ve bunu kullanan makinelerle sınırlanması, bu değişimin kaderini, bilgi işlem ve benzeri teknik departmanlara teslim edilmesine neden oldu. Oluşan durumun yarattığı en istenmeyen sonuç da işi yürütmekle sorumlu departmanların teknik departmanlar tarafından esir alınması oldu. Yaşanan süreç, operasyonu iyileştirmekten çok zorlaştıran bir hal alırken, bu duruma sebep olan teknik dil ağırlıklı iş kültürü olarak karşımıza çıktı.
Dijital dönüşüm bilgi işlem ve yazılım departmanlarında tekelleşmiş bir süreç değildir. Bu süreçten şirket tüm birimleriyle beraber hareket etmeyi öğrenirken, karar alma süreçlerini veriye ve ileri tahmin modellerine dayalı yapar hale gelmelidir. Bu veri sadece elektronik ticaret veya lojistik gibi departmanlar için değil, aynı zamanda şirket içerisinde ticari ve iş kararları alan departmanlar için de can alıcı bir önem taşımaktadır. Müşterinin karşısında duran tek marka ve bu markaya ait farklı kanallar varken, bu kanalların iş kararlarını birbirlerinden bağımsız almaları düşünülemez. İş liderlerinin tüm departmanlarının amaçlarını birleştiren, şirketin tüm verisinin şeffaf olarak görülebildiği, böylece kararların da tüm departmanlar açısından anlaşılabilir olduğu bir yeni iş yapış şekline geçmek için önlerinde büyük bir fırsat var. Dijital dönüşüm ile şirketler daha etkin işleyen organizmalar haline gelebilecekleri bir yola çıkıyorlar. Maalesef bu süreçte tüm şirket veya bireyler aynı hız ve zamanda istenilen sonuçlara ulaşamayacak ama bu dönüşümü doğru ve zamanında yapanlar pazarda büyük bir rekabet gücüne ulaşacaklar.
Küçük işletmeler açısından dijital dönüşümü yakalamak hayati bir öneme sahip. Fark edilmenin giderek zorlaştığı, rekabetin yüksek olduğu piyasalarda kaynakları en verimli şekilde kullanmak, departmanlar arasında tamamen şeffaf ve veriye dayalı bir iş yapma kültürü oluşturmak, ciddi zaman kazanımı sağlarken maliyetler açısından da fırsatlar yaratıyor. Küçük ve orta boy şirketlerin bu alanda gelişmeleri daha yakından takip etmesi, dijitalleşme konusunda bir strateji oluşturması ve iş gücü tercihinde yaşanan dönüşümü yakından kavrayan personelle çalışması rekabetin önüne geçmelerini sağlayacak. Ülkemizde yetişen yüksek kalibreli teknik ve iş birimi insanlarının daha verimli kullanılması adına dijital dönüşümün yarattığı bu fırsatı kullanmak, ülke kaynaklarını etkin değerlendirebilmek için iyi bir imkân sunuyor. Dijitalleşme bireylerin şirketlere katma değerini de radikal bir şekilde yükseltecek.
Önümüzdeki hafta daha detaylı olarak dijital dönüşüm ile nasıl katma değer sağlanır, konusunu tartışıyor olacağız. Herkese iyi haftalar.