Haber

Biyoetanol Üreticilerinden Çağrı: “Harmanlama Oranı Artırılmalı, Türkiye Kazanmalı”

Biyoetanol üreticileri, Türkiye’de benzinle harmanlanan biyoetanol oranının artırılmasını talep ediyor. Sektör temsilcileri, hem akaryakıt ithalatını azaltacak hem de tarımı güçlendirecek bu adımın, ülke ekonomisine stratejik katkı sağlayacağını vurguluyor.

Türkiye’de benzinle yalnızca yüzde 2 oranında karıştırılan biyoetanol, karbon salımını azaltma, yerli üretimi destekleme ve döviz tasarrufu sağlama potansiyeliyle dikkat çekiyor. Biyoetanol Üreticileri Derneği Başkan Yardımcısı Vedat Aydınoğlu, harmanlama oranının Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi en az yüzde 5’e yükseltilmesi gerektiğini belirtiyor.

Aydınoğlu’na göre, bu adım sadece çevre politikalarına değil, aynı zamanda tarım sektörüne de güçlü bir destek anlamına geliyor. Mısır ve şeker pancarından elde edilen biyoetanol, yerli çiftçilerin gelirini artırırken enerji sektöründe dışa bağımlılığı azaltıyor.

“Biyoetanol, Ekonomiye ve Tarıma Çift Katkı Sağlıyor”

Enerjide sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için biyoetanolün stratejik önem taşıdığını belirten Aydınoğlu, üretim sürecinde elde edilen DDGS hayvan yemi sayesinde tarımın farklı kollarının da kazandığını ifade ediyor. Bu yan ürün, süt ve et üretiminde verimi artırırken, ithal yem bağımlılığını azaltıyor.

Ayrıca, yılda 150 bin metreküp biyoetanol kullanımıyla yaklaşık 125 milyon dolar değerinde petrol ithalatının önüne geçilebileceği hesaplanıyor. Böylece hem çevresel sürdürülebilirlik sağlanıyor hem de yerli kaynaklar ekonomik değere dönüştürülüyor.

Küresel Örnekler Türkiye İçin Yol Gösterici

Dünyada biyoetanol kullanımı hızla artıyor. ABD’nin bazı eyaletlerinde harmanlama oranı yüzde 20’yi, Brezilya’da ise yüzde 27’yi buluyor. Avrupa Birliği ülkelerinde bu oran genellikle yüzde 5 ila 10 arasında değişiyor.

Uzmanlara göre Türkiye’nin bu seviyelere yaklaşması, enerji güvenliği, karbon azaltımı ve kırsal kalkınma hedeflerini aynı anda destekleyebilir. Biyoetanolün daha yüksek oranlarda harmanlanması, sadece çevre dostu bir adım değil, aynı zamanda ülke ekonomisi için yerli üretim odaklı bir dönüşüm fırsatı olarak görülüyor.