Yaşlanmak İçin Çok Gencim
Sahi yaşamak için amaç neydi… Her gün yataktan kalkıp hayallerimize bir adım daha yaklaşmak? Ya da gün bitmesi için dakikaları saymak? Her yaşın bir güzelliği var en güzel çağımdayım…
Çocukken büyümek, büyüyünce de çocuk olmak ister her insan.
Geçen zamana inat ninelerimizden, dedelerimizden, annemizden,
babamızdan her zaman duyduğumuz ahh o eski günler, gençliğimde ki
ben olsaydım… Neden gençken istediğiniz insan olamadınız ki diyesi
geliyor insanın, hep bir keşke, belki ve pişmanlık. Bu kadar
pişmansak neden hala harekete geçmiyoruz ki hayallerimiz için;
hayallerimizin hayatlarımıza dönüşmesi için… Doğduk ve
öldük arasındaki kısa ‘’ve’’ bağlamının insan hayatındaki uzunluğu
arasında bir yerlerdeyiz. Yazarsak çok kısa, yaşarsak bir ömür
gerçekten dile kolay…
Önce çocuklarımız anne mi baba mı diyecek diyerek düşünülen
zamanlardan anne, baba bana karışmayın denilen zamana hatta anne
baba olunulan zamanlara ortak payda hayaller sanırım.5 yaşındayız
en büyük isteğimiz oyuncak bebeğin bizim olması ya da o oyuncak
arabaya sahip olmak tabikii o zaman ne mama fiyatlarından ne de
araç yakıt fiyatlarından haberimiz yok. Şanslıysak o oyuncak bizim
olacak değilsek bir daha ki isteklere kadar aklımızda kalacak ya
büyüdükçe? Yaş 15-16 sosyal medyayla iyiden iyiye tanışmak
ve etkisi altında kalmak, kaldıkça girdapta belki de kaybolmak bir
sonraki isteğimizi diyemediğimiz anların içinde olmak ve o an
istenilen materyallere sahip olmaya çalışmak… Ne çok olmak
dedim belki derdimiz olamadıklarımızdır. Kaçımız hayallerimiz
peşinde gerçekten isteyerek durduk benim hayalim, benim hayatım
deyip hedefimizi kazandık. Sadece istemek mi yoksa istemekten önce
yapabileceğimize inanmak mı?
İstemek değil başlamak başarmanın yarısı… Kaplumbağa ile tavşanın hikayesini hepimiz biliriz tavşanın hatası kaplumbağayı küçümsemek miydi yoksa kendisini üstün görüp çok mu güvenmesiydi? Hedeflerimizi küçümsememek ya da aman bugün değil yarın başlarım demek 1-0 mağlubiyet getirecek. Bugün de dünün yarını değil miydi? Zaman yaşarken çok kısa beklerken oldukça uzun en büyük gerçek ise bekledikçe geçen tek şey zaman, kısalan ise ömür… Vakit varken harekete geçmeli. Vakit nakittir sözüne uygun her gün bir altın değerinde zamanı dolu dolu yaşamalı…
Geldik 30’lu yaşlara elde ne var bir bakmalı, pandoranın kutusu açıldı gerçekler etrafa saçıldı ya büyüyü bozmalı ya da büyünün tesirinde kalmalı… Hiçbir şey için geç değil hayat bizim sonuçta sahnede başrol alıp yaşamak da bizim, seyirci olup figüranları izlemek de bizim…Tek farkla seyirciysek her zaman harcayan taraf, oyuncuysak her zaman kazanan taraf olacağız…
’’Yaş otuzbeş yolun yarısı eder, dante gibi ortasındayız ömrün’’…C.S.T
Ya 50’li yaşlar; işte yolun yarısından fazlasını tükettik bile dememi bekliyorsanız hala hiçbir şey için geç değil nefes alıyorsak umut var demektir. Çalışanlar için emekliliğine az bir zaman kalmanın heyecanı, torun torba sahibi olmanın verdiği heves ya da belki de ömrünce çalışıp bir araba almanın hayaline son bir tümsek kaldı demek… Atlayın o son tümsekleri de sonrası düzlük.
En büyük engel zihnimizde kurduğumuz belirsizlik korkuları, ya olmazsa endişesi denedik mi olmayacağını karar verdik? Denemeden zaten olmayacak deyip hem vakti, hem nakti harcadık. Sonuç; hiçbir şey için geç değil nefes alıyorsak hala umut var demektir…