Çiçekler Neden Renklidir?

Sabah uyandığımda, bu soruyla açıyorum gözlerimi. "Çiçekler neden renklidir?" Bir anda afallıyorum. Sonrasında soruyu kulak ardı edip, yataktan kalkmaya yelteniyorum ancak yataktan kalkamıyorum. Soru kafamda asılı duruyor ve kulaklarımda çınlıyor. “Çiçekler neden renklidir?”

Bu arada beynimin kuytu köşelerinden birine inen gizemli bir mesaj; bu soruyu cevaplamadıkça, yataktan kalkamayacağımı imliyor. Sorunun biyolojik ya da bilimsel bir açıklaması tabii ki, var biliyorum ama benden istenenin bu olmadığını kısa sürede anlıyorum. Yatağın içinde konuyla ilgili birkaç kelime mırıldanıyorum ve ardından tekrar kalkmaya yeltendiğimde yatak beni bırakmıyor. Mıknatıs gibi adeta içine çekiyor. Kaldı ki, ‘bütün doğa baştan aşağı renkli olurken çiçekler neden renksiz olsun ki?’ diye geçiyor kafamdan ama olayın bu kadar basit olamayacağını da aynı anda düşünüyorum. Peki, benden istenen ne olabilir ki? Sorunun içindeki gizi bulmaya zorluyorum kendimi. Tersine çeviriyorum soruyu; çiçekler, diyorum kendi kendime, renksiz olsalardı daha mı doğru ve güzel olurdu? İçim buruluyor bir anda; çiçeksiz, renksiz bir dünya için hayıflanıyorum… Ardından buldum diyorum;  “çiçekler ‘renk’siz, ‘renk’ler çiçeksiz olamaz” diyorum. Çok güzel bir retorik diye geçiyor aklımdan ama nafile. Yatak için geçerli değil. Salıvermiyor beni yatağım. “İşin başından beri bu böyledir, böyle olduğu için de çiçekler renklidir.” diyorum kendime ve bu cahil kurnazlığına arsız arsız ben de gülüyorum. Yatağın içinde çaresizce kıvranıyorum. Çaresizliğim kafamda birçok kapının açılmasına sebep oluyor, hangisinden gireceğimi bilemiyorum.

İlkin doğruluk ve güzellik geliyor aklıma. Çiçeklerin renkli olmasının doğru ve güzel olduğunu nereden çıkarıyorum? Sonrasında her doğru güzel midir? Ya da güzel olan her şey doğru mudur? Doğru ve güzelin bir arada oldukları bazı nesneler olduğu gibi tersi durumların geçerli olduğu durumlar da vardır. Örneğin hipopotamlar; evrimsel bir gerçektir ve evrimine göre doğrudur belki ama bu hayvanlara, aynı anda güzel diyebilir miyiz? Bilemiyorum. Timsahlar, orangutanlar da öyle değil mi? İnsanları da dâhil etmek mümkün değil midir bu sorunun kapsamına? Birçok insan vardır etrafımızda, bunların aynı anda doğru ve güzel olduklarını söyleyebilir miyiz? Doğruluk ve güzellik her zaman bir arada olabilir mi? Sonrasında kim karar verecek bütün bunlara? Belki bu varlıkların Biyolojik evrimleri gereği doğru olduklarını söyleyebiliriz, ama aynı şeyi güzellikleri için söyleyebilir miyiz? O zaman doğruluk ve güzellik nedir? Güzel olan her şey doğru mudur? Ya da doğru olarak gördüğümüz şey, her zaman güzel midir?

Yeni baştan soruma dönüyorum. Bu kez de, “Neden çiçeklerin renkli ya da renksiz olmalarını doğruluk ve güzellikle açımlamaya çalışıyorum ki?'' diyerek ikinci bir çetrefil soruyu daha soruyorum kendime. Sonrasında güzel çiçeklerin yanında çirkin olanları da çok diye geçiyor kafamdan. Bu halde çiçeklerin renkli olması doğru ve güzeldir önermesinin boşlukta kaldığını görüyorum ve önermemi geri alıyorum.

Ancak soru bu kez de hedefine ‘beni’ alarak karşıma dikeliyor. Çiçekler neden renklidir? Sorusunu, neden bir anda çiçeklerin renkli olması doğru ve güzeldir diye cevapladım? Yoksa genel ve toplumsal bir koşullanmanın içinde olduğum için mi böyle söyledim? Birçok insan buna aynen benim gibi cevap verir kanımca. Ama ben bütün bunlardan sıyrılmak istiyorum ve şöyle soruyorum:

Doğru ve güzel nedir? Konunun boyutları öyle genişledi ki içinde kaybolmamak mümkün değil. İnsanlık tarihinde doğruluk ve güzellik için çok şey söylenmiştir. Ama ben de bu konudaki düşünce, duygu ve sezgilerimi söylemek isterim. İlkin doğrudan başlarsak, bu terimin bakılan pencerelere göre çok farklı tanımı vardır. Örneğin bilimsel doğru ile psikolojik ya da sosyolojik doğru yapısal farklılıklar sergiler. Bilimin kesin demesek de, deney ve tecrübeyle ispatlanmış kısmi doğruları vardır. Çiçeklerin renkli olması, biyolojik,  genetik bilim ve hatta ilgili diğer bilimler açısından doğrudur. Doğada her şey renklidir; otun bile kendine özgü bir rengi vardır. Sonuçta çiçekteki renk olgusu onun tabi olduğu biyolojik ve genetik yasaların bir sonucudur. Dolayısıyla çiçeklerin bu yasalara göre renkli olduğunu söylemek doğrudur. Ancak bu da görecedir. Yasalar ya da kurallar değişince ortada doğru diye bir şey kalmayacaktır. Bu halde görece bir şeyin doğru olduğunu iddia etmek de doğru değildir.  

Buradan çıkan sonucu şöylece özetlemek mümkündür. Her şey, tabi olduğu yasalara ve kurallara uygunsa doğrudur. Bu sosyoloji ve hukuk alanında da böyledir. Müesses kural, yasa, gelenek ve göreneğe uygun olan şeyler doğrudur. Ama zaman içinde bu kural ve yasalar değiştiğinde doğrular da değişecektir. Bir zamanlar güneşin dünya etrafında döndüğü olgusu doğru olarak kabul ediliyordu. Çünkü kilisenin yasaları böyleydi. Sonrasında Kozmolojik yasalar devreye girince bir anda kilisenin doğrusu yanlışa dönüşdü. Yasalar ve kurallar zaman içinde değişebildiğinden bunlara bağlı olarak doğruluk algıları da değişebilecektir. Şu hal de mutlak doğru ya da gerçek yoktur ve her şey görecelikle maluldür. Herakliatos’un dediği gibi “değişmeyen tek şey değişimdir.” Her şey değiştiğine göre ortada doğru namına bir şey yoktur demektir. Günümüz post-modernizmi şöyle yaklaşıyor soruna: “Gerçek gerçek yoktur!”

Güzelliğe gelince, bunun kesin ve belirgin yasaları olmadığı ya da çok görece olduğu için güzellikler de zaman içinde renkten renge girebilmektedir. Çiçeklerin güzel olmasına gelince, zannedersem bu da görecedir. Güzelliğin evrensel yasaları yoktur. Doğruluğa kıyasla güzellik daha görecedir. Her ne kadar bu konuda bir ‘altın oran’dan dem vurulsa da insanların beğenileri ve psikolojileri çok farklı ve çok görecedir. Konuyu topluluklar açısından ele aldığımızda da sonuç farklı değildir. Sonuç olarak, çiçekler neden renklidir? Sorusunu doğru ve güzele indirgemem kulağa hoş gelse de bu soruyu ‘doğru ve güzeldir’ diye yanıtlamam esasen doğru ve güzel değildir. Ama kanımca, çiçekler güzeldir ve rengârenk olmaları ise daha güzeldir! Sonuçta; pragmatist bir yaklaşımla, güzel olan bir şey insanın yararınadır ve insan için yararlı olan şey de doğrudur. Şu halde tekrar başa dönüp soruyorum kendime, "çiçekler neden renklidir? Ve cevaplıyorum: "Doğru ve güzel oldukları için!"

Perdemi aralıyorum yattığım yerden. Gökyüzünde güneş hayli yükselmiş. Doğa cıvıl cıvıl bir şenlik içinde. Penceremin önündeki “begonvil”; beyaz, pembe, mor çiçekleri ve bunların ebrulileriyle hep bir ağızdan;  “Hadi kalk, gün çoktan başladı!”

Aralık 2020 - Marmaris

Yorumlar
Kalan Karakter 800
Fethi Denizmen
Bugüne kadar ki yazılarını gibi, yani iki terim ve bunların karşı tezleri. Önce renksiz hayat olur mu derken, konuyu nedense doğruluk ve guzellige getirmissin, bu da guzel tabii ki ancak keşke hayatın renkliliği ile devam etse idin..mi desem bilemedim. Ve çok güzel bir kurgu daldigin dusunceler bitmeden sabah yatagin seni birakmamasi.. Sahiden cicekler niye renklidir, bence hayatin renkliligi adina, kesin.!