Cornelia’nın Hayali

“Sonsuz özgür olduğumuz tek bir yer var, o da sadece ve sadece kendi hayallerimizdir” diyordu Cornelia.

Henüz yirmili yaşlarının başlarında, güler yüzlü, samimi, güzel görünümlü ve birkaç yabancı dil bilen genç kızın en büyük hayali bir gün yurt dışına çıkıp dünyayı görmek, yeni şehirler, yeni insanlar, yeni kültürler tanımaktı. Ancak o devirde yaşadığı ülkesinden yurt dışına çıkması istisnai haller dışında mümkün değildi. 

Yeni yıla Romanya’nın başkenti Bükreş’te girmiştik 1974 yılında arkadaşlarla. Doğu’nun Paris’i diye de anılan Bükreş çarpıcı güzel mimarisi ve sanata düşkünlüğü, kültürel etkinlikleri ile görülmeye değer güzel bir şehir. Bir daha gitmek kısmet olmadı, kim bilir seyahat hayali kuramadığımız şu pandemi günleri bir gün – ki en kısa zamanda dilerim- bittiğinde hayaller gidilecek yer hedefleri içine koyarım Bükreş’i.

Yaşam dolu renkli, kibar ve güzel yüzlü, hokka burunlu kızları, centilmen genç erkekleri ile iz bırakmıştı bende Bükreş. Geniş meydanlarında, caddelerinde dolaşırken görürdüm kızlarla karşılaşan erkeklerin kıza bir çiçek verdiğini ve hafif eğilerek kızın elini öptüğünü.

Niyetimiz araba ile Romanya, Macaristan, Avusturya dolaşmaktı. Bükreş’ten yaklaşık 100 km batıda bulunan Piteşti kentinde arabamız stop etti. Arabada olay büyük, ancak Bükreş’te yapılır dendi ve çektirerek arabayı geldik tekrar Bükreş’e ve aynı otele. Tabii bizim gezi planları noktalanmış oldu yaklaşık zorunlu on gün kadar kaldıktan sonra gerisin geriye istikamet İstanbul…

Bükreş yaşam uzmanı olduk hep birlikte kaldığımız süre içerisinde. Bize her konuda yardımcı olan, yol gösteren resepsiyonist genç kız Cornelia, sohbetlerimiz esnasında hayallerini, hedeflerini anlatırdı hep. Adresimi almıştı, bazen ondan mektuplar alırdım. Bir gün zarfın üstü çok değişik göründü bana, dikkatimi çekti, baktım dikkatlice İsrail pulu vardı zarfta.

Okuduğumda mektubunu en büyük hayaline kavuştuğunu anladım ve onun adına hayalini gerçekleştirdiği için mutlu olmuştum. Bir Kibbutz da memnun mesut çalışıyordu. Hayalini otelde kalan biri nasıl başardı ise, Cornelia’yı Romanya sınırları dışına çıkarmaya muvaffak olmuş ve bir Kibbutz’a yerleştirmişti. (İsrail tarımının temeli, toplu üretim, kolektif yaşam, İsrail’e gelenlere üretime katkı ve yaşam ve yaşanacak yer – Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği rejimi altındaki ülkelerde istisnai durumlar haricinde yurt dışına çıkış yasaktı.)   

İsrail’den devamlı mektupları geliyordu, uzun uzun oradaki yaşamını ve iç dünyasını anlatan. İlk mektubundan yaklaşık bir sene sonra çalıştığım iş yerimde masanın üstünde bir yazı buldum. Cornelia hayallerini gerçekleştirmeye devam ediyordu. Kruvaziyer bir gemi ile dünyayı gezmeye başlamış, gemi Karaköy yolcu rıhtımında birkaç saat kalınca beni görmek için Fındıklı ofisime gelmiş, beni bulamayınca birkaç satır yazıp bırakmış. Ben mi, o sıra kim bilir hangi limanda hangi geminin bordosunda idim. Hala o an orada olamadığıma keşke olsaydım derim. 

Dilerim hayallerine hedeflerine bol bol ulaşmışsındır, o günden sonra hiç haber alamadığım güzel Cornelia…

Gelelim Cornelia’nın hayalinden bendenizin küçük yaştaki hayallerinden bir ikisine.

Kabataş Erkek Lisesi’ne başladığımız yıllarda daha çok giderdik Beyoğlu’nda sinemalara… Bir gün bir film izledim. O filmin geneli ve de bir gitar sahnesi beni çok etkilemişti. ”Bana’da mı Numara”(Me faire ça à moi)Eddie Constantine başrolde. O günden sonra her gece iki hayal kurardım. Tıpkı masal dünyasında yaşarcasına... Birisi sabah uyandığımda Fransızca konuşabilmek (Hala birkaç lüzumlu kelime cümle hariç bilmem) diğeri gitar çalabilmek...

Gördüğüm filmdeki bu iki hayalim kendim için gerçekleşmedi. Ama seneler sonra iki kızımın da iyi Fransızca öğrenmesi için elimden gelen tüm olanaklarımı kullandım ve başardım. Gitar konusuna ise mandolinle başlattım ama sonu gelmedi. 

Bugünkü yazımda bazı anılarımla hayal kurmanın gücünü vurgulamaya çalıştım, ben mi? Hala hayal kurar, hedefler seçer, o hedeflere ulaştıracak planlar yapmaya devam ederim…

Öyleyse neymiş? Bugünün, yarının, bir hafta, bir yıl sonranın hayalini kuralım, güzel şeyler tasarlayıp, umutlarımızı her daim taze tutup sağlıklı şekilde hayatımıza devam edelim… Boş boş hayallere dalma diyenler etkilemesin seni, gece yattığında bile kuracağın bir minik hayal tatlı hayal mışıl mışıl uyumanı da sağlayabilecektir.  Kurduğun hayaller sana yeni hedeflere kitlenmeyi, daha güzele kavuşmana imkan yaratabilecektir. Düşün, ufuk çizgisinin ve gök kuşağının ötesinde neler var, hayal et.

Hayalsiz insan hiçbir hedefi olmayandır. Hayalinin götürdüğü hedeflediğin noktaya nasıl geleceğini de düşünmeli, planlamalısın. 

Yaşamak çok güzel şey, hayallerinle dolu dolusevinçli bir destan gibi yaşamak… Hayaller hayaller diyorum, sakın hayalsiz kalma ve hep her zaman umut dolu ol... İşte sana hayallere ait birkaç söz:

  • Hayal ettim, hayalimin önündeki manileri tespit ettim. Manileri kaldırdığımda hayalim kendiliğinden gerçekleşti... Mustafa Kemal Atatürk 
  • Hayal gücü bilgiden daha önemlidir… Albert Einstein
  • Hayal gücünden yoksun bilgi kanatsız bir kuş gibidir... Ömer Kaya 2008
  • Hayal edebilirseniz yapabilirsiniz. Her şeyin bir fareyle başladığını hiç aklınızdan çıkarmayın... Walt Disney 
  • Kendilerine ait hiçbir hayali olmayanlar, sizinkileri de göremezler... John Maxwell 
  • Resmimi hayal ederim, daha sonra hayalimi resmederim… Van Gogh 
  • Her başarı ilk basta bir hayaldi en büyük çınar bir dalda en güzel kuş bir yumurtada saklıdır hayaller de gerçeklerin tohumu ve yumurtasıdır… Dale Carnegie 
  • Bir hayal inşa edersin, daha sonra o hayal sizi inşa eder… Robert Schuller 
  • Gül düşünür gülistan olursun diken düşünür, dikenlik olursun… Mevlana
  • Hayal bisiklete binmek gibidir, pedalı çevirmeye devam ettiğiniz sürece düşmezsiniz ... Claude Peppeer
  • Hayal sana verilmiş bos bir film şerididir, her karesini mükemmeli yakalayarak doldu… Ara Güler

 

Yorumlar
Kalan Karakter 800
Lütfü Alptürer
Feti kardeşim çok güzel yazılarının devamını bekliyorum